ATÖLYE’DEN; Kafiye Müftüoğlu-2; Atölye Aslankara

ATÖLYE ASLANKARA-2
Kafiye Müftüoğlu

Kitapların dünyasından yazarların dünyasına atacağım ilk adımdı , Aslankara Atölye ‘ye başlamam.Doğru yerde miyim, kaygımdan tamamen kurtulmak için , kendimi Sadık Hoca ‘nın tiyatroda , yazarlıktaki deneyimi  ve onca yıldır kaybetmediği coşkusuna bırakmam yeterliymiş.Bunun üstüne Süreyya’nın ,yerinde , zarif açıklamaları eklenince  , doğru yerde olduğumu ilk gün anladım.

Sadık Hoca,drama tekniğini yazma sürecinin ayrılmaz parçası haline getirmiş.  Atölye bitiminde  öğrendiğimiz her şeyi anımsıyorduk ve içselleştirmiştik Çünkü yaşayarak  öğrenmiştik.Düşleme,soyutlama ve dönüştürme alıştırmalarını göz bandı kullanarak yaptık.Gözümüz bağlı dinlediğimiz seslere , dokunduğumuz nesnelere ,hocanın oluşturduğu yapılara öykü yazdık.Yarattığımız karakterin içine girip çıktık. İp ,çarşaf,balon,sürahi,giysi, defter ,kitap,kalem ve sayısız eşya ellerimizde sihirli nesnelere dönüştü. Yazmanın tüm evrelerini onlarla canlandırdık.

Toprak Hoca, müzik ve dansla bize yeni  pencere açtı.Gözümüz  kapalı dansederken  düşledik ,yazdık.

Her gün şiir , masal okuduk.Sesli okuma alışkanlığı edindik.

Dili bozup yeniden kurma ,sözcük üretme, yazım kuralları , anlatım bozuklukları ve noktalama işaretleri  yazdığımız metinler üstünden anlatıldı.

Kurguyu  yapılandırmayı,aksı,saçakları, katmanlarını gözümüz kapalı önce hissederek sonra görerek belleğimize yerleştirdik.

Katılımcıların paylaşımcı kişilikleri ,etkinliklere gerçeklik ,atölye yaşamına kolaylık ve canlılık  kattı.Onlar benim için arkadaş, dost…

Atölyenin bittiği gün ,onbeş gün önceki ben değildim artık.Yaşam aksımdan yerinde bir çıkış yapıp döndüğümü anladım. Sonraki çıkışlarım yazmak için olacak.Kaybolmadan dönmenin sırrını kulağıma fısıldayan Sadık Aslankara’ya ,yolu bulamazsam “Sesime gel” diyeceğine  inandığım Süreyya Köle’ye  ve enerjileriyle atölyeye ruh katan güzel kadınlara  teşekkür ederim.