BANA GELEN MEKTUPLAR; Asuman Bayrak

Merhaba… Ben Kayıp Taşlar’ın yazarı Asuman Bayrak.

 

Zaman ayırıp romanımı okuduğunuz, düşüncelerinizi köşenizde paylaştığınız için teşekkür ederim. Yazınızdan geç haberim oldu, biraz da zor ulaştım, o yüzden size yazmam da gecikti. Günlük gazetenin gelmediği bir yerde yaşıyorum. Uzun yıllar gazetecilik yaptıktan sonra 2000 yılında istifa edip bütün vaktimi okuyup yazmaya ayırdım. On yılı aşkın bir süre sonra ilk kitabım yayımlanınca, kim ne diyor, nasıl değerlendiriyor diye takip etmeye çalışıyorum. Kitap piyasası cangıla dönmüş durumda. “Matbaa devrimi ne kadar çok okur yarattıysa, e-posta, mesajlaşma ve chat’leşme çağı da o kadar yazar yarattı” denir ya. Yazı çağı başladı galiba. Bu durumda edebiyat dergilerindeki, gazetelerin kitap eklerindeki değerlendirmeler daha bir önem kazanıyor.

“Elde fener romancı aramak…” başlıklı yazınızın genel havasının olumsuz duygular barındırmasına üzüldüm. Evet, memleketimizde çok şey kötüye gidiyor. Karamsar olmamak mümkün değil. Bu arada eleştiri kurumunun durumu, etkisinin azlığı da başka bir açmaz yaratıyor. Ancak, her koşulda bence yazmak iyidir, güzeldir, hatta harikadır. Sizin de vurguladığınız gibi zaman edebi iyiyle kötüyü ayıklar bir de sizin gibi konunun ehli, uzmanların değerlendirmesi etkili olur. Bu yüzden yazınızın her cümlesini defalarca okudum, kendime ders çıkarmaya çalıştım.

Kayıp Taşlar nasıl oldu da elinize geçti, bilmiyorum. ‘Romancı’ tanımınızdan rahatsız oldum ve ‘ilk roman’ sözcüğünün ‘ergen’ tanımını yanında taşımasına şaşırdım. Bağrında hiyerarşi taşıyan sözcüklerle iletişim kurmanın, dolayısıyla dert anlatmanın, fikir savunmanın mümkün olmadığını düşünüyorum. Ulusal bir gazetenin kitap ekinde düzenli sayfa yazmanın verdiği konforla küçümseyen bir üslubu tercih etmenizi yadırgamadım desem yalan olur. Yazan, düşünen herkes bence farklı yaklaşımları önemser, değer verir, en azından ben öyleyim.

“Alın işte ilk romanlarıyla iki kadın yazar daha..” ifadesiyle değersizleştirdiğiniz kitaplar hakkında emek verip yazmışsınız. “Kadın yazarların izi”nden neyi kastettiğinizi tam çıkaramadım. Öyle bir iz mi var bilmiyorum. “Anlamsallık kadar ezgisel tartımın, yanı sıra imgesel yansıtımın güzelliği” tanımı biraz subjektif değerlendirme içermiyor mu? Ne demek istediğinizi belki de ben anlamadım. O kelimenin değil de bu kelimenin seçim nedenleri uzun uzun tartışılabilir, ama ardında yatanın kolaycılık, özensizlik olduğunu ima etmek biraz insafsızlık değil mi?

Bu arada yayınevlerinin kütürel işlevini yitirmesi ve tümüyle ticari olan yaklaşımlara hiçbir eleştiriniz yok. Oysa yazanların değil öncelikle basanların sorumluluğunu hatırlatmak gerekmez mi? Belki başka yazılarınızda değinmişsinizdir ama bu yazıda da esas halkalardan biri yayınevleri olmalıydı. Ayrıca kavramakta güçlük çektiğim bir iki nokta dışında kitabımı genelde olumlu bulduğunuzu düşündüğüm halde, yazının geneline hakim olan olumsuz yaklaşım yüzünden, okurun bunun ayrımına varması da çok zor.

Yazdığınız için tekrar teşekkürler…. İyi çalışmalar… 12.3.2013

www.asumanbayrak.net