17 Nisan 2016 tarihinde tiyatrodergisi.com.tr için yazılmıştır.
Levent Üzümcü’nün sunduğu, yazar yönetmen Cengiz Toraman imzasını taşıyan, Gencay Gürün Tiyatro İstanbul yapımı Anlatılan Senin Hikâyendir adlı oyunu seyrederken, yıllar önce Altan Erkekli’den izlediğim Metin Balay’ın yazdığı AST yapımı İnadına Yaşamak adlı sahne yapıtını da anımsadığımı söyleyebilirim.
Okumadığım, seyredişim arasında bile uzun yılların bulunduğu iki oyunu anmam, bıraktıkları tortudan kaynaklanıyor kuşkusuz. Bu nedenle benzerlik, anıştırma, koşutluk vb. kurmaya dönük öne sürüş değil, tortulardan kaynaklı bir kucaklaşma bağlamında alınmalı bu giriş… Bütün oyunlarda, hatta öteki sanat yapıtlarında da bu türde tortu özdeşlikleri olmaz mı? Yukarıdaki satırları bu yönde almak gerekiyor işte… Başka yapıtların yanında bu iki oyun, ülkedeki sorunları aşmada bir ivme kazanılamadığını da ele veriyor aynı zamanda hiç kuşkusuz.
Zaten Üzümcü’nün sunduğu oyunun adı bile bunu pekiştirmeye yetiyor tek başına; “Anlatılan senin hikâyen ama kardeşim, buna aldırdığın yok ne yazık ki,” deniyor bir bakıma. “İnadına yaşamak” derken de buluşulan nokta burası aslında. Tıpkı Nâzım’ın, “Destanımızda yalnız onların maceraları vardır” dizesinde olduğu gibi…
İnsanımızın alıklığını, zavallılığını, güçsüzlüğünü, kendi yazgısına egemen olamayıp başkalarının biçtiği yaşama anlayışına körü körüne ayak uydurduğunu, ezilip horlandığını, korkaklığını görmek olası bu durumda, ama umulmadık bir yerde bu insanların başını kaldırabildiği, ötesinde yüce gönüllülük sergilediği de gözlenebiliyor bunun yanı sıra.
Göreneği yansıtan havada, ama çağdaş bir meddah kalıbıyla geliyor oyun önümüze. Yine de her öykü kendi içinde alınıp kendi kavkısında bırakılmadan sonuçta tüm bölümlerin bütünsel kavrayışla yapılandırıldığı bir çalışma bu. Sahneden yüksek bir ısı yayılıyorsa eğer bundan kaynaklanıyor. Buna Levent Üzümcü’nün sıcak, insanı sarıp kucaklayan oyunculuğunu da eklediğimizde ortaya sohbet havasında izlenen seyir şöleni çıkıyor denebilir.
Tek kişilik gösterilerin ne ölçüde tiyatro olabileceğini sorgulama eğilimi sergileyenler, Anlatılan Senin Hikâyendir’i doğrudan meddah gösterisi bağlamında alabilir. O zaman Levent Üzümcü’nün, oyun kişilerini anlatımcı bir monologun sahne üzerine yerleştirilen gereçleri olarak almadığını, içerden bakışla aktardığı, bizden kişi yansılamaları halinde sunduğunu görebilir.
Bir ilginçlik de yıllardır tiyatromuzda dirençle enerji üreten, geçmişte İBBŞT Genel Sanat Yönetmenliği de yapan Tiyatro İstanbul’un kurucusu Gencay Gürün’le, şu son dönemde hedef gösterilerek işten uzaklaştırılan İBBŞT oyuncusu Levent Üzümcü’nün böyle bir oyunla bir araya gelmiş olması.
O halde Anlatılan Senin Hikâyendir, yalnız Türkiye’nin, insanımızın değil, İBBŞT’nin yüzüncü yılında yaşanan hüznün de hikâyesi. İbretle izlenmeli o halde!