KONUK SAYFA YAZISI: A.Kadir B.; Yazarlık Yolculuğunda Bir Adım Daha…

Bir Köşe yazısı…
Ocak 28, 2010

Yazarlık Yolculuğunda Bir Adım Daha…

Ben yazarların ya da yazdıklarının eleştirmenler taralından değerlendirilmesi için bir tanıdık, bir hatır gönül, bir çıkar ilişkisinin zorunlu olduğunu düşünürdüm. 28.OCAK.2010 tarihli Cumhuriyet gazetesinin kitap ekinde, M. Sadık Aslankara’nın ‘Kitaplar Adası’ köşesindeki yazısını okuyunca, benim öngördüğüm düşüncenin bir önyargıdan öte olmadığını anladım.

Biraz daha ayrıntılarsak…

2009 yılında Kocaeli Büyükşehir Belediyesi Şehir Tiyatroları’nın düzenlediği tiyatro oyunu yazma yarışmasına katılmış, kırk küsur oyun arasında ilk beşe seçilmiş, son yapılan değerlendirmede birinciliğe uygun oyun bulunamadığından diğerleri gibi dereceye girememiştim. O günlerde seçici kurulun birini birinci seçmek yerine, ‘bu yazarların tümünü çöpe atalım’ yaklaşımını tercih etmelerine hayıflanmıştım. Seçici kurulda bizleri yetiştiren akademisyenlerin de bulunduğu düşünülürse, ben ve benim gibi tiyatro eğitimi alanlar iyi yetiştirilememiş ya da iyi yetişmemiştik.

2009 yılının temmuz ayında da Dil Derneği’nin ‘Kerim Afşar Ödülü’ adıyla düzenlediği oyun yarışmasına katılmış, bu kez birinciliği başkalarına kaptırmış, en azından aralarında M. Sadık Aslankara’ın da aralarında bulunduğu seçici kurulun değerlendirmesine saygı duymuştum.

O günlerde oyunumun İstanbul Şehir Tiyatroları’nın repertuarına alındığının yazısı gelmiş, bir biçimde emeğimin karşılıksız kalmadığını görerek mutlu olmuştum…

Bir süre sonda M. Sadık Aslankara’nın Dil Derneğindeki yarışmayı değerlendiren yazısını ‘Kitaplar Adası’ köşesinde okudum. Hiç birbirimizi tanımadığımız halde dereceye giremeyen oyunumdan da söz ederek beni mutlu etmiş, belki de o yaz aylarında Türk tiyatrosunda kendine yer bulacağına inandığım iki oyun daha yazmama neden olmuştu. Bu duyarlılığına teşekkür etmek amacıyla yayınlanmış iki romanımı kendisine postalamıştım.

Beş ay sonrasında M. Sadık Aslankara’nın “Romanda yazarın kendine yer açma çabası…” yazısında iki romanımı değerlendirdiğini görünce, binlerce roman sayfasını yazmayı beceren birisi olarak, o anki şaşkınlığımı, nasıl bir mutluluk yaşadığımı sizlere anlatmayı beceremeyeceğim. Hiç tanımadığım birinin, işi bu tür yazıları köşesine taşımak olsa bile, önüne gelen çok sayına dosyanın arasından iki romanımı okuması ve değerlendirme yazısını ‘Kitaplar Adası’ köşesine taşıması eleştiri kurumuna bakışımı bütünüyle değiştirdi. Yazarlık yolculuğunda yol almaya çabalarken hatır gönül ilişkisinin zorunlu olmadığını gösteren M. Sadık Aslankara’ya teşekkür etmeyi bir görev kabul ediyorum.

Bu satırlarım da yazmaya meraklı olanlara umut ışığı olsun!

Bir eleştirmenin yazdıklarını değerlendirme konusuna gelince de; kimini beğenirsiniz, kimini beğenmezsiniz, bazen yüksek beklentilerinizle aradığınızı bulamazsınız, bazen tam tersidir, çoğu zaman yanlış anlaşıldığınızı düşünürsünüz; önemli olan sizin için yararlı olanını yazının içinden çekip almaktır. Eğer yeterince üretkenseniz, değerlendirme yazılarına yenileri eklenir ve zamanı geldiğinde (siz yaşıyor olusunuz ya da olmazsınız) emeğinizin karşılığını alırsınız…

En azından ben böyle düşünüyorum…