KONUK SAYFA YAZISI: Muhsin Ertuğrul; Halka İnmek Değil, Halkı Yükseltmek…

Halka İnmek Değil, Halkı Yükseltmek
Muhsin Ertuğrul

“Sınıf sanatı diye yalnız bir tabakanın, bir sınıfın anladığı, zevk aldığı sanata diyoruz. Örneğin bizde, rahmetli Hasan Efendi’nin tulûat dedikleri oyunundan yalnız bir sınıf halk zevk duyardı ki aynı sınıf Mınakyan’ın oyunlarından bir şey anlamıyordu. Nitekim tam tersine olarak Mınakyan’a gidenler tulûatı, hatta biraz bayağı görmek yanlışlığında bulunuyorlardı. Bu iki sınıfın dışında, bir parça daha aydınlar her ikisinden de zevk tadamıyorlardı. Görüyoruz ki şöyle hiç tiyatrosu olmayan bizde bile kısa bir ayrım üç sınıfı ortaya çıkarıyor. Nerde kaldı ki Amerikalıların resmî deyimince tiyatro kâbesi olan Moskova gibi yirmi ayrı tarz ve akım güden bir tiyatro kentinde bu sınıflar kuşkusuz ki daha çoktur.”

“…[H]alk sanatı yapmak, kitleye sanat zevki duyurmak için zevksizliğe inme(k değil), onu seyreden kitleyle beraber ruhunu yükselt(mek demek). Bu birçoklarının beslediği köhn, eski kavramları çürütecek bir tutum, bir prensip gereğidir. Halkı yükseltmek için aşağıya inilmez, onları yukarıya çıkarmak gerektir. Bizim birçoklarımızın yürüttüğü bu yanlış düşünce değişmelidir.”

“…[S]anatın bitim noktası, bir tren istasyonu gibi, önceden şuraya diye konulamaz. Sanat yapmak börek pişirmek demek değildir. Sanatla ülkü bir oluş, bir derinleşmedir. Çeşitli yönlere giden sanat akımlarının tek amacı erginlik noktası bulmaktır… Ve bu nokta sanatta, insanoğlunun yaşadığı ve sanat zevkini yitirmediği sürece varılamayacak, keşfolunamayacak bir noktadır. Onun içindir ki her sanatın çeşitli doğrultularında uğraşanlar birçok yeni araştırmalara, yeni deneylere kalkarlar.  Bu araştırma ve deneylerin hepsine iyi veya doğru demek yerinde değildir. Fakat her biri de birer gelişme adımı olduğu için yararlıdır. Asıl olan ilerlemektir, her ileri adım sanatta bir kazançtır. Her deney, fakat yeniliklere oturtulan deneyler, sanatı olgunluğa doğru iter. Eğer belirli bir sınırı olsaydı sanat ne sade ve ne kolay bir şey olurdu, pasaportunu vize ettiren oraya geçer, oraya varırdı.”

 

(Yukarıdaki satırlar, Muhsin Ertuğrul’un İnsan ve Tiyatro Üzerine “Gördüklerim” (Yankı, 1975) adlı yapıtında yer alan bu başlıktaki yazısından Sözcükler dergisinin (Kasım-Aralık 2017, sayı 70) “Moskova Tiyatroları” başlığıyla alıntıladığı yazı kaynak alınarak aktarılmış; değerli Muhsin Ertuğrul ailesi, Yankı Yayınları varisleriyle Sözcükler dergisinin, yayın yönetmeni Turgay Fişekçi’nin hoşgörüsüne sığınılarak sitemizde yayımlanmıştır.