KONUK SAYFA YAZISI; Tozan Alkan; YAPRAK DERGİSİ PHILIPPE SOUPAULT VE.._

Yaprak Dergisi Phılıppe Soupault ve
Orhan Veli…

Tozan Alkan

(Aşağıdaki metin, Tozan Alkan’ın, Varlık dergisinin Ekim 2014 tarihli 1285.sayısında yayımlanan “Çevirmen Orhan Veli  (1)” başlıklı yazısından kısaltılarak alıntılanmış, Alkan’ın hoşgörüsüne sığınılarak yukarıdaki başlıkla aşağıya aktarılmıştır.)

 

“Gerçeküstücü akımın kurucularından Philippe Saupault 1949’da Ankara’ya gelir ve Garip akımının temsilcisi şairlerle tanışmak ister. Tanışma, Yaprak dergisinin yönetim yerinde gerçekleşir!

Orhan Veli ve Oktay Rifat, Philippe Saupault’dan çevirdikleri şu şiirleri okurlar şaire:

ŞARKI

‘Bir tüfek aldım/ Eyvah// Bakkalı vurdum/ Vah vah// Tüfeğimi sattım/ Maşallah’

Çev: Oktay Rifat

ŞARKI

‘Şakir Efendi/ Koltukçu/ Öldü/ Dün gece/ Çerkeş’te/ Gitti/ Öldü/ Çerkeş’te öldü gitti.’

Çev: Orhan Veli

Şiirde geçen Şakir Efendi, Çerkeş gibi yerli öğeler hiç rahatsız etmez Saupault’yu. Şiirin özünü verebilmek için yapılan bu değişikliklere onay verir. O da şiirin böyle çevrilmesinden yanadır. Şöyle düşünür şiir çevirisi hakkında Saupault:

‘Evet, şiir gerçi bir söz sanatıdır. Ama bir muhteva sanatıdır da. Bu bakımdan tercüme edilebilmelidir. Ben şiirin tercüme edilebileceğine inanıyorum. Hatta daha fazlasına, şiir dilinin, musiki gibi milletlerarası bir dil olduğuna inanıyorum. Dünya milletleri birbirlerini, belki her şeyden çok, şiirle anlayacaklar. Şiirin insanlar arasında esaslı bir barış sağlamak bakımından büyük payı olacak.

Şiir tercüme edilir. Yalnız, tercüme edenin, onun bir söz sanatı olduğunu da unutmaması gerekir. Bu gereği yerine getirebilmek için de şiiri herhalde bir şair tercüme etmeli.’

O gün saatlerce şiirden, çeviriden, hayattan konuşulur uzun uzun. Şiiri Türkiye’de bulmuştur Saupault:

‘Bütün dünyayı dolaştım. Hiçbir yerde gerçek şiiri bulamadım. Meksika’da bulur gibi olmuştum; Türkiye’de buldum.’ der Saupault. ‘Şiiriniz, Fransa’da da, herhangi bir Avrupa memleketinde de birinci sınıf şiirdir. Bununla övünebilirsiniz. Üstelik, bu şiirin bir özelliği var. O da, Avrupalı olduğu kadar yerli oluşu, milli oluşu; Avrupalı olduğu halde Avrupa şiirinin taklidi olmayışı.’

Ayrılırken, Milli Eğitim Bakanlığı tarafından yaptırılan klasiklerin tercümesini de uzun uzun övmeden edemez.

Aslına bakarsanız ortada ne gazetenin yönetimi vardır, ne de Philippe Saupault’yu ağırlayabilecek bir yer. Bunu Ece Ayhan’dan dinleyelim;

‘Velhasıl Yaprak dergisi çıkıyor ama 1949’da Fransa’dan Philippe Saupault (Ünlü bir Oğuz Atay’ın deyişiyle üstgerçekçi şair) Türkiye’ye gelir, elçiliğin ve başkonsolosluğun çağrısı üzerine ve Yaprak dergisinin yazıhanesini görmek ister. Eyvah! Böyle bir şey yoktur. Dergi, bazen Nahit Hanım’ın evinde bazen at yarışlarında, bazen sokakta, bazen bulvardaki Özen pastanesinde derlenmektedir. Seninkini alır bir telaş. Orhan Veli çok sarhoş olduğu zamanlarda eski bir Ankara evinin müştemilatında uyumaktadır, müştemilat delik deşiktir, çatı akar, her yerden rüzgâr girer, zaten daha önce kömürlükmüş. Orhan Veli naapsın, Fransız şair ısrar ediyor, Paris’te alıştığı gibi her derginin bir yazıhanesi vardır. Para da yoktur. Bakkaldan un alır, bir de sahan bulur, unun içine biraz su katar karıştırır tutkal gibi yapar ve uydurma barakanın bütün boşluklarına, deliklerine, açıklarına Yaprak dergileri yapıştırır. Nahit Hanım da bir kilim ve halı bulur evinden. Komşusundan da bir masa ayarlar ve sekreter olur. En sonunda her şey hazırlanınca Philippe Saupault’ya burasını Yaprak dergisinin, genç kuşağın dergisinin yazıhanesidir diye gösterir. Bunu bana Nahit Hanım güle güle anlatmıştır.’

Melih Cevdet Anday ise şöyle anlatır bu olayı:

‘Unutamayacağım anılarımdan biri, ünlü Fransız ozanı Philippe Saupault’yu Yaprak yönetim evimizde ağırlamamızdır. Gerçekte böyle bir ev yoktu. Orhan Veli, o zaman, bir apartmanın bahçesindeki tek odalı bir evde oturuyordu. Odanın duvarları çatlak çatlaktı. Döşeme dayama bakımından yoksumdu. Tuvaleti yoktu diyebilirim. Bu yüzden biz, ünlü Fransız ozanını bir lokantaya davet etmek istedik ama o razı olmamış buna, ille de Yaprakçıların yönetim evine geleceğim diye tutturmuş. Odaya iki gün içinde badana vurduk, çatlakları elimizdeki Yaprak dergileriyle kapattık, evlerimizden koltuklar, masa, kilimler, içki-yemek takımları getirdik. Hiç unutmam, şiir okuma srası kendine geldiğinde, Orhan Veli, Saupault’dan yaptığı ‘Şakir Efendi öldü/ dün/ gece Çerkeş’te/ Çerkeş’te öldü gitti’ çevrisini okudu. Biz gülmeye başlayınca, ne oluyor gibilerinden bakındı. Anlattık. Bir daha dinledi. ‘Tamam’ dedi, ‘benim şiirim bu.’ Sonra ülkemizden ayrılırken, ‘şiiri Türkiye’de buldum’ diye demeç verdi gazetelere.’ (15 Ekim 1981 – Milliyet Sanat dergisi)”

 

(Yukarıdaki metin, Tozan Alkan’ın, Varlık dergisinin Ekim 2014 tarihli 1285.sayısında yayımlanan “Çevirmen Orhan Veli  (1)” başlıklı yazısından kısaltılarak alıntılanmış, Alkan’ın hoşgörüsüne sığınılarak yukarıdaki başlıkla, yazarın ve Varlık’ın hoşgörüsüyle aktarılmıştır.)