Nefise Karataş Söyleşisi “25. Uluslararası Amatör Tiyatro Festivali”

M. SADIK ASLANKARA İLE TİYATRO
25. Uluslararası Amatör Tiyatro Festivali

Her yıl Denizli’de uluslar arası çapta düzenlenen Dünya Amatör Tiyatro Festivali bu yıl 25-30 Mayıs 2009 tarihlerinde 25.si gerçekleştirildi. Birçok konuda sanata ev sahipliği yapan bir kent olarak yine dünyaya imzamızı attık. Hollanda, Yunanistan, Romanya, Gürcistan, Kosova, Bulgaristan, Moldova ve Türkiye’deki değişik gruplarla süren oyunları halk ilgiyle izledi. Aynı zamanda bazı yerli tiyatrolar tarafından kentin değişik semtlerinde meydanlara taşınan oyunlar sokak sanatına olan duyarlılığı da temsil ediyordu.

Bu arada 25 yıl önce bu festivalin ve artık yerleşmiş olan tiyatro sevgisinin aşılanmasında büyük katkıları olan başta tiyatro olmak üzere (oyuncu-yönetmenlik), belgesel sinemacı, Cumhuriyet Gazetesi yazarı, edebiyatçı (öykü, roman, oyun yazarı) aynı zamanda ilk Denizli Tiyatro’sunun kurucularından (DE-Tİ) M. Sadık Aslankara bizlerle birlikte idi. Sanata dair düşüncelerini ve doğal sohbet ortamında almış olduğum notları okurlarımızla paylaşıyorum.

M. Sadık Aslankara :

10 yıldır İstanbul’da çıkan Tiyatro Tiyatro Dergisi’nde de yazmaktayım. Severek yapıyorum işimi ve sanat benim için bir tutku. Okumak dışında tiyatro eylemli ve kapsamlı bir alandır. Karakterlerin kişilikleri tartışılır. Prometheus gibi Sisifos gibi ateşi taşımamıza yardımcıdır karanlıklara. Örneğin bir Ermeni’yi canlandırırken onun koşulunu ve hislerini ortak edinmemizi sağlar. Bu arada arkadaşlar sorularınızı sorarken ve konuşurken bana usta veya hoca dememenizi salık veririm. Ben bir adamım. Yani !

Nefise Karataş :

Peki Sadık Abi şiir ve tiyatro alanındaki bağ hakkında ne düşünüyorsunuz. Şiirlerin sahnede dramatize edilmesi sizce tiyatronun hakkını vermek olur mu ?

M. Sadık Aslankara :

Sözcük yüklediğiniz anda tiyatro gerçekleşecektir. Oysa ki şiirde daha farklı. İmgeler yoğunlukta olduğu için zıtlıkları çok iyi yansıtamayabilirsiniz. Şiiri şiir olarak okumak daha iyi bana kalırsa. Daha önce Cahit Sıtkı’nın 35 YAŞ şiirini kendim denemiştim sahneleme açısından. Ama çok verim aldığımı söyleyemem.

Nefise Karataş :

Tiyatro düşünüldüğünde sahne sanatları grubuna girer. Tiyatronun sahne dışında oynanması konusunda neler söyleyebilirsiniz ?

M. Sadık Aslankara :

Sanat evrenseldir. Bir tür olarak sokak tiyatrosu, işçi tiyatrosu, fabrika tiyatrosu yapabilirsiniz. Fakat onu bir kesinlemeye indirgemeden. 1961 yılında Mehmet Fuat söylemiştir “Her yer tiyatrodur,” diye.

Oyuncu :

Şenliklere ödül konulmuş olsa nitelik açısından bir farklılık yaratır mı ?

M. Sadık Aslankara :

Şenlikler ödüllü olursa elbette daha nitelikli olabilir. Yalnızca sahnede değil, sahne gerisinde olan da eleştirel değerlendirmesini yapabilir. Buradaki aksamaları tek tek not alacak bir izleme kurulu oluşturulabilir. Örneğin bir oyununuzda şu gözüme çarptı. Stanislavski ışık tiyatronun can damarı der. Bu çok önemlidir. Benim için aynı zamanda ses de öyle. Sahnede rol gereği parfüm sıkılıyor ve şişeden çıkan ses kulağıma geliyor. En önde oturduğum için de bu ses beni rahatsız etti. Oysa bu eylemi biz görsel olarak da anlıyoruz zaten. Bir eleştiri işte !

Belediye Oda Tiyatrosu Işık Sorumlusu :

Özellikle belediye personeli olduğum için çok fazla konuşamama durumum olsa da sıkıntıları birebir yaşıyoruz. Tiyatro yapacaklara nedense yönetim asalak gözüyle bakıyor. Oyun bitiyor örneğin, dekorun anında kaldırılacağı yer yok. Sahne amatör tiyatrolara eskiden olduğu gibi prova yapmak için de açılmalı. Bu festivalin 25.sinin gerçekleştirilmesi de kent aydınlarıyla birlikte uzun yılların verdiği bir direniş sonucu elde edilmiş bir kazanımdır. Halk soracak tabiki bu yıl neden tiyatro festivali yok diye. Dışardan bin bir güçlükle gelen ve çok da ticari kazanımı olmayan hatta zararına da olsa ortaya bir şeyler koymak isteyen gruplardan da para talep ediliyor. Ben 6 – 7 ay savaştım salonun açılması için. Sonunda tüm amatör gruplar birleşerek çözüm yoluna gittik.

Nefise Karataş :

Evet ben de yıllar önce tiyatro çalışmalarımda birebir yaşamıştım. Oyun sonunda yemek vs. ısmarlama gibi talepler olmuştu görevliler tarafından. Şaşırmıştım hatta. Sanata yapılana, sanatçıdan, sanatla ilgilenenden beklenene. Neyse onları bir şekilde onarıp oyuncu arkadaşlarla mütevazi ve sıcak bir kutlama yapmıştık ancak.

M. Sadık Aslankara :

Muhsin Ertuğrul belediyeler mezbahaneler kadar tiyatrolarıyla da ilgilenmelidir demiştir. Ve bu konuda çok ciddi ve sert bir mektubu vardır ilgilenen kitle tarafından bilinen. Tiyatro her şeye karşın kavi duruşunu sergilemeli ve alacağını almak için de çabalamalı. Şunu söylemeliyim ki kendi tiyatrosunu kovan bir yönetimin karşısında yıllar önce Murat Karayalçın Ankara’da bize epey yardımcı olmuştu. Onu da bu konuda içten selamlarım hep.

İnsanların çok sesli olmasında etken tiyatro ve bizi değiştiren sanatın ışığında dostlar sevgiyle.

YAYINLANMIŞ KİTAPLARI

Kevser’di (Oyun, 1989)
Bin Yüz Bir Giz (Roman, 1993)
Selgesus’ta Buse (Roman, 1996)
Cumhuriyetimizin 75. Yılında Ormancılığımız (Derleme, 2000)
Uykusu Sakız (Öyküler, 2001)
Kitaplaştırmadığı ödüllü dosyaları: Kör Memdali’nin Çınar Ağacı (Roman, 1990)
Ev-Ses (Oyun, 1992)

28.05.2009 / Denizli

Hazırlayan : Nefise Karataş