Ekrem Kahraman’ın resim sanatı kadar bütün sanatlara dönük bir tür girişmesi, kapışması olarak dünyayı, sanatı, kendi hayatını içine alacak biçimde “Giriş” bağlamında alınabilecek, bu arada tutumuna öykü çilingirliği de yakıştırılabilecek aşağıdaki bölüm, sanatçının Sesli Düşünmek (…) (Kreatif, 2013) adlı yapıtından aktarıldı.
“Ne yapıyorum, niçin yapıyorum, nasıl yapıyorum? Yaparken aslında ne düşünüyorum, temel kaygılarım, sıkıntılarım, alışkanlığım ne?
Dünya hakkında, hayat hakkında, kendim hakkında, içimdeki gelgitler hakkında, sanatımın referansları, yönlenmeleri hakkında sesli düşünmek istiyorum.
Bunu da bu dizili tuvaller, boyalar, tiner kokuları arasında yapıyorum.
Yerde dağılmış boya tüpleri, kutuları, kirli/temiz bez parçaları, geniş boyacı fırçaları, ne işe yarayacaklarını bile hiç düşünmeden işime yarayabilecekleri sezgisiyle gayrı ihtiyari topladığım farklı araç gereçler, üzerinde su ve terebentin birikintileri duran çalışılmış birkaç yarım tuval resmi duruyor.
Uçları açık öylece kurumayı bekliyorlar. Bu her ucu her menzile açık hayal yüklü duyumları yazılarıma da taşımak istiyorum.
Söylediklerimin, yazdıklarımın da sağı solu, önü arkası, uçları, üstleri açık kalsın! Birkaç kalbi birden olsun! Bazen çok akıllı, bazen de çok karşı akıllı olsun! Çıkıntıları, çapakları oldukları gibi kalsın!
Çünkü birilerinin hoyrat zihinlerini çizip kanatacaksa kanatsın!
Dönüştürücü tarihsel itirazını ve güncel yaşamsal diriliğini asla kaybetmesin! ‘Kral çıplak!’ diyen çocuk gibi olsun! Benim gibi olsun! Hayat gibi olsun! Derin, duyarlı, özenli fakat cesur ve kışkırtıcı olsun!
Yoksa konuşmanın yazmanın ne gereği var?” (ss. 49, 50)
“Kaldı ki zaten herkesin illa da konuşması, bir şeyler söylemesi de gerekmez…” “Kim bilir belki bir çoğunun da böyle benim gibi ne konuşmak gibi bir ihtiyaçları ne de söyleyecek bir şeyleri de olmayabilir ne bileyim?” (54)
“Yani sözüm ona düşünme/kavram üzerine sanat yapıyorsun; fakat bunun düşüncesini-mantığını bile zorlamıyorsun ne hikmetse? Hele bir de araya küratör girmiş de hem içeriğini, hem de yapma mantığını ve biçimini de o söylemeye başladıysa vay haline…” (57)
“Yani âşık olacaksanız öncelikle ‘âşık olabilme’ kapasiteleriniz, sonra cesaretiniz ve aklınız, sonra da ileri atılabilme gücünüz ve cesaretiniz olmalı kanısındayım.” (89)
Ekrem Kahraman’ın resim sanatı kadar bütün sanatlara dönük bir tür girişmesi, kapışması olarak dünyayı, sanatı, kendi hayatını içine alacak biçimde “Giriş” bağlamında alınabilecek, ayrıca öykü çilingirliğiyle de dikkati çeken yukarıdaki bölüm, sanatçıyla yayınevinin hoşgörüsüne sığınılarak yazar/ressamın Sesli Düşünmek (…) (Kreatif, 2013) adlı yapıtından aktarıldı.