KEZBAN KABAKCI;
“İYİ GECELER GEMİSİ”…
M.Sadık Aslankara
Kezban Kabakcı’nın İyi Geceler Gemisi (Puslu, 2019) başlıklı öyküler toplamı, yaşamöyküsünden öğrendiğime göre yazarın ikinci öykü kitabı. İlk öykü kitabı, Arka Balkon (İnsancıl, 1992) adını taşıyor.
İki kitap arasında neredeyse yirmi yıl gibi uzun bir zaman dilimi var. Yazarını, 90 Kuşağı edebiyatçılarından mı sayacağız peki? İlk yapıtını görmüş değilim, ama okuduğum ikinci öykü kitabında yer yer bu kuşak yazarlarının tutumlarıyla bağlantılar kurulabilecek yanlar yok değil.
Ancak Kezban’ın öykü verimine bütünsel bakışla yaklaşıldığında kanımca daha çok günümüz etkilerini yansıttığı izlenimi bırakıyor. Bu doğal. Çünkü yazarın öyküden kopmadığı görülebiliyor hemen. Bunu, geçen yirmi yıl içinde alana dönük tutkusunu ele veren iki öykü kitabı yayımlamış olmasına dayanarak söylemiyorum. Öykülerinden yayılan hava, böyle bir kanı uyandırıyor insanda. İki farklı kuşaktan gelen yazar havasına sahip gerçekten de Kezban.
Yine de değişim, öyküleme yerine yaşamsal gerçekler ya da oluntularda karşımıza çıkıyor daha çok. Öykülerde gözlediğim düzey farklılıkları da buna dönük kanıyı daha da pekiştiriyor.
Nitekim arada sözü, olayı dolandırıp birbiri üzerine yığıyormuş görüntüsü verse de kısa öyküyü çatma bağlamında işlek bir kaleme sahip yazar. Ancak farklı bir öykü kurmaya giriştiği kimi örneklerde bundaki gerekirlik kurulamıyor bir türlü.
İyi Geceler Gemisi’nde bu başlıkta bir öykü yok. Kezban, bunu başlık olarak almasa bile azımsanmayacak sayıda öyküsünde bir eğretileme gereci bağlamında kullanıyor bunu. Çünkü çocuk ve çocuk dünyasının yanı sıra geçirgenlik içindeki çocuk-yetişkin ilişkisi, zaten öykülerde bunu çağrıştıran bir evren açılımı getirebiliyor okur önüne.
Kezban Kabakcı, öykülerinde hep duygu yoğunluğunu dikkate alan bir kalem. Duygu kertmesi diyeceğim, ama duygusallıktan söz etmiyorum, yazarın duygusal eşikleri önemsediğini, bunlara vurgu yaptığını, bu eşikleri, daha doğrusu öyküsel duyarlığı öne çıkardığını söylemek istiyorum verimlerinde.
Özöyküsel-elöyküsel anlatım biçimlerinin birbirine karılı halde kullanımı, anlatıya dinamizm katıyor. Ne ki zaman-mekân temelinde anlatı evreninin öykü çatılamasında gereken netliğe kavuşturulamadığı da oluyor. “Seyfi Baba”, “Yıldız Hanım’ın Yeşil Mercimek Tanesi Gözleri” vb. bu türde örnekler.
Şunu da eklemem gerek; salt olay aktarıcılığına dayalı bir öyküleme değil bu. Artalan yoğunluğu, anlatımcılık yerine anlamsal kılma hep önde tutuluyor.
Öte yandan Kezban’dan okuduğum öyküler, onun çeşitli konular bulup bunları eline tez yaklaşımla öyküleştirebildiğini gösteriyor. Böylelikle biz, tam anlamıyla çeşitlilik yansıtan bir öykü evrenleri coğrafyası buluyoruz İyi Geceler Gemisi’nde. Bu evrenlere yukarıda değindiğim duygu kertmesiyle dinamizm yüklüyor yazar.
Bu durum, öykülerde çoklu yüklemelere de yol açabiliyor. O zaman öyküde ayraç açılıp sonra buna yeni ayraçlar eklenişine benzer tutumla romanlardaki gibi öykülerde de salkım halinde mini hikâyeler çıkarılbiliyor okur karşısına.
Öykü evrenlerini zenginleştirirken bulandırılmış geçişlerle özgürce sıçrayan yazar, ayrıca dili kabartmada da belirgin düzey yansıtıyor.
Yeni bir yazarı daha selamlamaktan mutlu olduğumu söyleyebilirim.