Serkan Fırtına; “Ruh Bağışı”…
M.Sadık Aslankara
Adını, “Öykü Kürsüsü”nde yayımlanan öyküden alan bir kitabın çıkagelmesi sevindirmez mi insanı? Hem de nasıl.
İşte Serkan Fırtına, “Ruh Bağışı” adlı öyküsünden iki yıl sonra aynı adı taşıyan ilk öykü kitabıyla öyküseverlere merhaba dedi: Ruh Bağışı (Telgrafhane, 2019).
Serkan, öykü dağarımızda özellikle son yıllarda yoğunluk sergileyen, bu bağlamda katkı koyan bir tiyatrocu yazar grubu yelpazesinde yer alıyor. Belki bunun da etkisiyle öykülerini hep açık biçimde yapılandırıyor. Kuşkusuz bu, aynı zamanda okurla doğrudan bağ kurma, onu öyküye çekme, anlatının yaratıcısı kılma, birlikte yazma anlamında da işlev taşıyor, sonuçta bu yaklaşımı benimseyen yazar, öykü yazımında okuru buna ortak etme amacını karşılamayı da başarıyor böylece.
Bu arada birey yalnızlığına dönük çarpıcı öyküler kaleme alabiliyor Serkan, yalnızlık olgusunu açık biçimde yapılandırdığı, düz kurgulu öykülerinde bile albenili kılıyor çünkü anlatısını. Serkan’da rastladığımız, bireydeki bu yalnızlık, dıştan kuşatma kadar içeriden teslimiyetin de buna eşlik ederek süreci birlikte hızlandırdığı bir diyalektik işleyiş halinde geliyor öykülerde.
Öyküde erden yolculuk yapacağı izlenimi bırakan yazarın, olay aktarısına dayalı kimi öykülerde neredeyse hiçbir eksiltiye gitmeden ne varsa sıralı düzenle bunları verme eğiliminin metni hantallaştıracağı unutulmamalı ama. Bir de yineleme tuzaklarına karşı da dikkatli olmalı alabildiğine.
Bu doğrultuda Serkan, “olmak” eylemini çok sık kullanıyor. Üstelik aynı tümcede hem de yinelemeler halinde buna yer verdiği oluyor. Gelişigüzel seçtiğim üç örnekle yetineyim.
“Çünkü onun için önemli olan, kasaya girecek olan paralardı.” (11); “Kadın, defalarca aldatılmış olmanın hüznünü hep içine atmış olmanın vermiş olduğu ızdırapla (ıstırapla), oyununa kaldığı yerden devam edecekti.” (14); “Arkadaşlarım dışında ailem ile olan ilişkilerimin nasıl olduğunu sorar gibi olduğunuzu düşünüyorum.” (19) vb.
Kitaplaştırma öncesinde dosyayı her okuyuşta bunun, sondan bir önceki okuma olacağını, yeni okumada el atması gereken yanlar bulunacağını yazar asla unutmamalı. Biricik, özgün yapıt ortaya koymanın altın kurallarından biri de bu.
Serkan Fırtına’nın ilk öykü kitabı Ruh Bağışı, iyi bir başlangıç işareti veriyor yine de bize. Ama ileriki yapıtının çok daha güçlü vurguyla önümüze geleceğinden kuşku duymuyorum kendi payıma.
Yeter ki öykünün peşini bırakmasın Serkan.