Aslı Över Öyküsü Üzerine
M.Sadık Aslankara
8 Şubat 2018’deki “Sayfa Yazısı”nda, “Öykü Kürsüsü’nün İşlevi Üzerine…” başlığı altında, “Öykü Kürsüsü’ne gönderilen her öyküyü yayımlıyoruz” demiştim. Öyle yapıyoruz. Biz, sitede dergicilik yapmıyoruz çünkü. Bu tür seçmeleri öykü dergilerine bırakmayı daha doğru buluyorum kendi payıma.
Öyküsünü gönderene, kendisini görebilmesini sağlayan bir ayna tutabiliyorsam şurada birkaç satırla, bu yetmeli şimdilik. Gerisi, öykü yazarının göstereceği kararlılığa, sergileyeceği biçemsel açılımlara, verim deneyimlerine bağlı bana göre.
Diyeceğim, Aslı Över’in öyküsüne de bu çerçevede yaklaşılmalı.
Fantastik temelde, polisiye dolantıda değilse de buna dayalı bir dolambaçla karmaşaya dayalı evren üzerine oturtularak bir korku öyküsü kurulmaya çalışıldığı, bunun amaçlandığı seziliyor öyküde.
Herhangi metin okunurken, yorumlamada ilk ölçüt, yazarın metinde neyi amaçladığını bulgulayıp bu amacına ulaşıp ulaşamadığını gözden geçirmek kuşkusuz. Aslı da, yukarıda dile getirdiğim amaç doğrultusunda yola çıkmış öyküsünde, peki bu amacına ulaşabilmiş mi, buna bakmamız gerekiyor.
Bir öykü, ancak kendi gereksinirlikleri yönünde yükleme alabilir ya da yüklemeyi kaldırır, çünkü ne eksikliğe ne de fazlalığa tahammülü vardır onun. Bu yükleme ya da eksilti, öykünün zorunluluk bağları dikkate alınarak yerine getirilip uygulanır. Öykü doygunluk aşamasına ulaştırılana dek tutum sürdürülür, çünkü öykü tamamlanmamıştır. Bu aşamaya ulaşamamış öykü çıtanın altında kalır. Öykünün doygunluk aşamasına vardığını, bir yazar ancak kendi iç sezgisiyle ölçebilir. Bu, öyküye dışarıdan bakan göz olabilmekle olanaklıdır kuşkusuz.
Bu kısa notun ardından Aslı’nın, öyküde yola çıkarken tasarladığı her neyse bunu gerçekleştirip gerçekleştiremediğine bakalım şimdi…
Fantastik bir evren üzerinde kurulu öyküde bir eksiklik ya da fazlalık göze çarpmıyor olabilir, ancak böyle bir evren yapısında kimi gereksinirliklerin yerine getirilmesi beklenecektir yine. Kaldı ki evren yapısı her ne olursa olsun, öyküdeki kurmaca kişiler ne yaparsa yapsın saçmadan groteske, klasikten fantastiğe her biçemin, anlatıda kendine göre bir iç zorunluluk bağı gözeteceği unutulmamalı.
Belli ki Aslı, yazıyor. Ama sıradan anlatılar kurmayı deneyerek öykülemeyi sürdürüp kendini daha farklı yerlere taşıyabilir kanımca. Umarım bu yöndeki çalışmalarını sürdürür, anlatısındaki gelişimi kendisi de gözleme fırsatı yakalar.
İleride bu örnekleri de görmek isterim doğrusu.