ÖYKÜ KÜRSÜSÜ: M.S.Aslankara; Erdal Güzel Öyküsü Üzerine

Erdal Güzel Öyküsü Üzerine
M.Sadık Aslankara

Erdal Güzel, imzalayıp ulaştırdığı Otobüs (Favori, 2016) adlı öykü kitabının yanına eklediği mektubunda şöyle demiş:

“Öykü kitabım ‘Otobüs’ hakkında hiçbir yerde bir eleştiri, tanıtım veya beğeni alan bir yazı yazılmadı. Ben en azından rezalet öyküler şeklinde bir eleştiriyi hak ediyorum. Fakat okunmadan anlaşılmayacağına göre, öncelikle okumanızı diliyorum. /… Kanımca öykü kitabım bir tanıtımı ya da eleştiriyi hak etti. Ne yazık ki dağıtımı ve tanıtımı hiç yapılamamış bir kitap oldu.”

Erdal’ın sözünü ettiği sorun, pek çok yazar için geçerli. Öyle ya kitapları vitrine bile çıkamadan raf ömrünü tamamlayan nice yazar var, kimileri açıkça dillendiriyor zaten bunu. Bunun yanında, yayımlanmış kitaplarına hiç mi hiç değinilmemiş, üzerinde durulmamış, bunlar hakkında yazı kaleme alınmamış yazar sayısı da azımsanacak gibi değil.

Diyeceğim Erdal Güzel, bu konuda yalnız değil. Onun bu sitemi, hemen her yazarın, geçmişte bir biçimde yaşadığı acılara karşılık geliyor aslında. Yazara düşen iş, alanda kararlılık göstermek, yılmamak, kendi hedefine kilitlenmek, o kadar. Sanat başka türlü yapılamıyor çünkü, eğer sizi bir yerlere taşımak üzerine planlı bir uygulayımın nesnesi değilseniz tabii. Semih Gümüş’ün “Konuk Sayfa Yazısı”nda yer alan “Edebiyatın Bağımsızlığı” yazısı da okunmalı bu arada.

Demek ki ilgi görmeseniz, hatta engellerle karşılaşsanız da derviş edasıyla duracaksınız yine. Özetle sanat yolunda enerjinizi kendiniz üreteceksiniz.

Bu tutku, kendisi dışında tek şeyi gereksiniyor. Yaşamı sürdürecek bir kaynak, o kadar.

Şimdi geçelim Erdal Güzel’in öykülerine…

Otobüs’teki ilk üç öyküyü okudum: “Canbey”, “Memet K.”, “Otobüs”…

Bu üç öyküden ben, “Memet K:”yi seçtim. “Canbey”i de seçebilirdim, ne ki öykü, yazarın bunu bitirmesi gerektiği yerde toparlanıp sona erdirilemediği için bir dağılma gösteriyor enikonu.

Ama “Memet K.”yi okuduğunuzda, yazarın ciddiye alınması gereken biri olduğu kanısına varabiliyorsunuz kolayca. Gerçekten Memet K. – askerler – ölü bedenler / öykü kişisinin kızı arasında kurduğu üçgende, öyküsünü öyle dinamik hale getiriyor ki Erdal, âdeta unutulmaz bir öykü çıkarmayı başarıyor bundan. Ayrıca kısa film için de güzel bir “hikâye” ucu bağlamında alınabilir anlatı.

Yazarın sanrılarla örülü, yaşam-ölüm çatışkısı temelinde yapılandırdığı anlatı, yaydığı yüksek gerçektenlik duygusuyla ayrıca değer taşıyor. Önde görünenlerin yanında alabildiğine zengin artalan yaratarak da dikkat çekici olmayı başarmış bir anlatı. Bu yanlarıyla Erdal Güzel, bu ilk kitabında yer alan “Memet K.” öyküsüyle, ötekiler dikkate alınmadan da iyi bir başlangıç yapıyor bana göre.

Belki fazladan söylenmiş izlenimi verdiği için bir iki eksilti yapılabilir metinde o kadar. Ayrıca askerlerin tümünü aynı duygularla aktarmanın da yanlışa yol açacağı unutulmamalı. Onlardan hiç değilse biri adama acıyabilir, gizlice yardım etmek ister, ama korkar, bu kez de bunun korkusunu yaşar. Yine de böyle şaşkın, kararsız bir asker karakteri, karakoldakilerin tümünü çizgisellikten kurtarmaya yetecektir.

Yazınsal açıdan kurulacak gerçektenlik, hayatta yaşananlardaki bağlantı diyalektiğiyle örtüşmüyor hiçbir zaman, tarsine tam bir matematiksel estetikle örüntüleniyor kurmaca metni.

Sonuçta böylesi eksikliğine karşın iyi bir öyküyle gelen Erdal Güzel’in kesinlikle öyküyü bırakmaması gerekiyor.