Nesrin Baki Tosun Öyküsü Üzerine
M.Sadık Aslankara
Şiirle içlidışlı öyküler kaleme aldığını bildiğim Nesrin Baki Tosun’dan ilk kez öykü okuyorum.
“Allah’ın Emri…”, açık biçemle kaleme alınmış bir öykü. Tiyatral metin havası yayan, komik metin izlenimi bırakıyormuş gibi yapıp okuru bir kara anlatının içine çekiveren, ama sonrasında kişiyi kocaman bir tragedik eşiğin önüne getirip derken hüzünle karılı trajikomik final yaparak perdeyi kapatan bir kısa öykü.
Bu biçemsel tayf hareketiyle öyküye dinamizm katan yazar, herkesin bir biçimde duymuş, dinlemiş olabileceği herhangi anlatıdan ya da okuması olası hikâyeden yola çıkıyor çıkmasına, ama bunu farklı yapılandırmaya dayalı üstelik okurla birebir ilişki içinde açık biçimde öykülemeye giderek anlatısına dikkat çekici parıltı kazandırabiliyor.
Özellikle, Nesrin Baki’nin, öyküsüne perçinlediği “Demek isterdim” leitmotivinin, buna farklı bir boyut kazandırdığı ortada. Demek yazar, beri yandan anlatıcısını da katıyor öyküye, öylesine açık bir biçim bu. Ayrıca, “Tamam, kabul ediyorum biraz abarttım,” deyişiyle leitmotive akışkanlık kazandırırken bunu pekiştirirken geleneksel anlatı biçimlerimizden yararlanmayı da savsaklamıyor.
Nitekim bu hikâye edişte yazar bir yandan meddahvari anlatımı parlatıyor alabildiğine, öte yandan gölge oyunlarında benzerlerini gördüğümüz muhavere kısmını, üstelik bunları tek başına konuşan bir anlatıcı formuyla yeniden yapılandırdığı gerçeğiyle buluşuyoruz. Oysa Nesrin Baki’nin anlatısında söyleşim örgüsü yok, ama anlatıcısına öyle bir rol veriyor ki yazar sanki kişiler arasında konuşma varmışçasına hava estiriyor, hikâyesini böylelikle bize aktarmış oluyor.
Demek ki çok bildik bir konuda da öykü kaleme alınabilir pekâlâ. Yeter ki bunu yazarken farklı bir biçem, biçim yakalanabilmeli.
Nesrin Baki, bir bakıma bunu yapıyor. Siz, bildik bir hikâyeyi dinliyorcasına okumaya girişiyorsunuz, ama okudukça bunun farklı bir öyküye doğru evrildiğini seziyorsunuz. Metni farklı kılan anlattığı değil çünkü, farklı olan bunu anlatma biçimi, okura yeniden kurdurma eylemi de diyebiliriz bir bakıma.
Üstelik yazar bunu, kısa, salt eylem aktaran tümcelerle geliştiriyor, yani bildik bir örüntüleme bu; hani neredeyse gazete haberine eş bir aktarım biçimi. Neredeyse orta malı görünen anlatım. Ama yine de yazar, öykünün altından taze bir koridor açarak çıkmayı başarıyor.
Öte yandan kara güldürüden kara anlatıya uzanan anlatısal süreçte apaçık grotesk bir döşeme de çıkarıyor Nesrin Baki, okuma ediminde okurun önüne.
Bütün bunlar, öykünün başarılı olarak nitelendirilmesine yetiyor elbette.
Yeni öyküler de beklenmeli Nesrin Baki Tosun’dan.