Selma Sayar Öyküsü Üzerine
M.Sadık Aslankara
Selma Sayar, Sırça Sarayın Serçeleri adlı ilk kitabı kadar bunun yanında dergilerde öykü yayımlamayı da sürdüren bir yazar.
Gönderdiği iki öykü, “Son Bir Bakış”, “Karartılmış Hayatlar” başlıklarını taşıyor. Bunlardan ilkini seçtim ben.
“Son Bir Bakış”, arkeolojik kazılar, bu kazıları yürüten ilgili bölümün iki öğrencisi arasında gelişen duygusal ilişki, kazılarda ilgi duydukları Medusa başı, Gorgonlar arasında gezinen, bu çerçevede çatışma çoğulluğu yaratılmaya, böylelikle gerilim, yanı sıra dinamizm yüklenmeye çalışılan bir öykü.
Öykünün mitolojiye uzanan uçlarıyla kız öğrenci arasında ilişki kurma yaklaşımının yazınsal bir gerçeklik temeline oturtulamayışı dikkati çekmiyor değil. Ancak öykü kişisine giydirdiği gizemli yanlar, bir ölçüde gerçeklik algısındaki bu zaafı giderebiliyor yine de görece.
Ama o zaman insan sormak gereği duyuyor. Delikanlının, bir sabah uyandığında, başucunda “Senin bir suçun yok,” notunu buluşu nasıl yorumlanmalı? Kızın, doğrudan Medusa’yla kurduğu sezdirilen bu bağla kendisini âdeta Gorgon olarak algılayışı, öyküde aynı zamanda bir çizgiselleştirmenin de önünü açmaz mı?
Nitekim yazarın, Medusa’yla bağ kurup gizemli hava kazandırmanın ötesinde kadın karakterine herhangi bir yükleme getiremeyişi, olup biteni gizemli kimi davranışlar biçiminde almakla yetinmesi bunu gösteriyor. Ancak nice çelişkili görünse de okur için öykünün ateşleyici gücünün de tam bu noktada devreye girdiği söylenebilir.
Medusa’yla öğrenci kadın arasında kurulan bağ, bu olgu karşısında erkek karakterdeki değişim temel dayanak oluşturuyor çünkü. Böylelikle hem toplumsal cinsiyet algısına dayalı bir örtük eleştiri devreye giriyor hem de erkek öykü kişisi aracılığıyla erkeklerin, kendilerini böyle bir genellemeye nasıl kaptırmış olabildikleri sorusu sezdiriliyor okura.
Diyeceğim eleştirilebilecek noktadan başlayıp bu kez tersine ivmeyle çıkış kazandırıyor anlatısına yazar.
Bu durumda öykü, ön yüzündeki anlatının ötesine geçip asıl artalan aracılığıyla anlamsal bütünlüğe ulaşıyor. Öyle ya, “Senin bir suçun yok,” deyişi, erkek algısının kadına bakışındaki ortak suçun imgesine dönüşüyor bir bakıma. Çünkü erkek varlık, durduğu yerde, herhangi kadında Gorgonların cadılığını görmeye yatkın ruh yansıtabiliyor.
Ama okur, öyküyü, bu yanından okuyabilecek mi, asıl sorun bu sanırım…