ÖYKÜ; Seviye Merih; Cicoz

CİCOZ ÜZERİNE…
Seviye Merih

Sadik Bey merhaba,

Ekim ayında çıkmadan listeme almış, İstanbul’dan getirtmiştim sonra Bandırma’ya, bir solukta da okumuştum CİCOZ’u.. Nedense yazamadım size bir türlü. Kısmet benim kitabımla birlikte bir şeyler yazmakmış.

Konuyu çok sevmiştim öncelikle. Çocukluk, hep öykülerimizin kıyısında köşesinde saklıdır, değil mi?

Yeni dosyamda benzer bir konuyu işliyorum, ayrı ayrı öyküler ama bütününde tek bir köyün farklı insanlarının öyküleri….

 

CİCOZ’un altını çizmişim çok sayfada. Örnek ister misiniz?

” .. buruşuk bir fısıltıyla kulağımı ağuluyor.” s.82

“.. nihavent yonga oluyor arkam sıra, olacak iş mi bu” s.83

” Bir kedim olmalı. Çekip gitmeyi öğrenmeliyim ondan. Başına buyruk yaşamayı, zamanı gelip kapı aralığından açılmayı o sonsuz aydınlığa.” s.74

” öğle aralarına nefeslerine kıyılmış soğan karışacağı, gülüşlerine maydanoz gölgesi düşeceği…” s.15

sonrasında;

boynuburuk Aydın inciri, derin uykuda giden bir otobus: tiyatrobüs, kuyruklu bir gurur, bir sakar gudubet çişlisi, nar ekşisi orospu, yazarın ayraç içine yerleştirdiği sözcüğü oynamak, konuyu küllemek, daha niceleri işte……

UYKUSU SAKIZ’dan sonra bir kez daha bana yaşattığınız CİCOZ keyfi için teşekkür ederim, çoook.

16.12.08