Persler’deki Geometri

PERSLER’DEKİ GEOMETRİ

M.Sadık Aslankara

Herhangi antik tiyatroda oturma yerlerinden birine rasgele çizilivermiş beş taş oyununun geometrisi çerçevesinde dalgalanan bir oyun bana göre Persler. Bu nedenle tıpkı beş taş oyununda olduğu gibi kapanıp açılmalarla, daralıp genişlemelerle serpilerek gelişimini sürdürüyor. Yönetmen, sıkışan taşla doludizgin giden taşı ustalıkla gösterebiliyor bize.

Oyunu, sahne plastiği bağlamında bir iki tümceyle değerlendirmem gerekse bunları söylerdim herhalde ilkin. Biçemsel açıdan bu, yeni bir sunuş değil elbette. Sözgelimi satrançtaki ya da dominodaki benzerlerine sıkça rastlanmıştır bunun, anımsanacak olursa. Ancak Theodoros Terzopoulos, bir tragedyayı beş taş oyununun kısıtlayıcılığında, ama sonsuz biçimde süregiden olanaklarının bileşkesinde yorumluyor Persler’i. Hem de Aya İrini’de.

Bunun için yönetmen, beş anadamar belirlemiş görünüyor sahnede: 1.Beden, 2.Bedenin uyumlandığı sahneyle tragedik gereç (giysi, postal vb.), 3.Ezgi, 4.Işık ve gölge, 5.Söz. Bu beş taş, geometrik biçimlerle, dönüşümler halinde sürekli deviniyor sahnede. Terzopoulos’un beş taşı da denebilir bunlara.

Birbiriyle iç içe geçmiş iki üçgen ya da. Sözgelimi beden-sahne-ezgi üçgeniyle beden-gereç-ışık gölge üçgeninde ortak paydayı oluşturan beden hep.

Söz, üçgenlerin hiçbirinde ağırlıklı yere sahip değil bence. Terzopoulos’un bunu neden yeğlediğini de anlayabilmiş değilim kendi payıma. Üstelik ortada bir kanon kavrayışı da yokken.

Persler’de ilk alımlanan da son alımlanan da savaşa karşı atılan evrensel barış çığlığı görebildiğimce. Bu bağlamda söz gerekmiyor. Tragedya, Terzopoulos’un yorumuyla evrensel ağıta dönüşüyor çünkü.

Biz bu ağıtı duyabiliyor muyuz, buna ses verebiliyor muyuz, önemli olan da bu!