“LE” ROMANI ÜZERİNE
Elvan Sarı
Le romanı (*) “Gül”, “Le”, “Sin” olmak üzere üç bölümden oluşuyor. Her bölüme başkahramanın yanında bir kadın kahraman yerleştiriliyor. Bu durum esere, kadınların romanı havası veriyor.
İlk bölümdeki Gül, doğu-batı kaynaklı destanların sentezlenmiş tanrıçası. İkinci bölümdeki Perihan, Amerikan filmlerinden çıkma Türk sokaklarının kadın sembolü. Üçüncü bölümdeki Hava Nine bilgeliğin, analığın, şefkatin temsilcisi. Anadolu gibi sıcak ve kucaklayan. Bu bölümde Nazlı da hikâyesiyle romanda yerini almış. Serpil ise her bölümde karşımıza çıkan kardeş sevgisi. Değişmeyen ve hep temiz.
Kurgusunun sağlamlığı, masalsı anlatımı, şiirsel dili ile çok değerli bir eser. Mekânı insanla birleştiren tasvirler, insanda sinema büyüsü uyandırıyor. Anlatılanlar, sinema gözüyle geliyor, sinemasal anlatımdan kaynaklandığı için de, hepsi bir film hissi uyandırıyor. Eserde yer alan sinema sanatçıları da romanda sinemanın önemini tekrarlıyor.
Roman başkişisi erkek. Kadınların büyüsüne kapılmış biri. Kendisi, yüceltilen kadınların yanında yer alırken diğer erkekler geleneksel bakışla anlatılıyor. Onları kadınların gölgesinde ama kendilerini tek otoriteymiş gibi sanan erkekliğini ispat etmeye çalışan kişilikler olarak bize sunuyor. Kadın-erkek ilişkilerine cesur bir yaklaşımla cinselliği birleştiriyor.
Romandaki merak duygusu hep canlı. Sıradan macera romanlarındaki gibi değil de destan, masal gibi.
Masa, tablo motiflerinin yanı sıra en güçlü motif “kafes”, son bölümde insan olarak karşımıza çıkınca anlamını daha da perçinliyor. Çok güzel bir sembol. Farklı insanlar, farklı resimler. Özellikle de kendine yabancı insanlar. Evlerin tasviri o yüzden özellikle önemli. Şehirde güvensiz, köyde doğal.
İnsanı soluksuz bırakan ilk bölüm ve doğallığın verdiği huzurla biten son bölüm. Arada kalan roman kahramanı. Yaşanılanların, kahramanın hayali olabileceği hissi her zaman canlı tutulurken sonu da bunu perçinliyor.
___________
(*) M.Sadık Aslankara; Le, Can Yayınları, 2010