ROMAN; Esen Özman; Le

Le Üzerine..
Esen Özman

Yazarlığınızı, yazdıklarınızı izliyorum. Yoğun bir iş sezonu sonucunda, gecikmeli de olsa “Le”yi okudum. Aslında 4 ay oluyor okuyalı. Ama gene geçirdiğim ağır rahatsızlık ve taşınmalar… Engel oldular size ulaşmama…

Le son zamanların değerli bir yapıtı. Gerçi okumanın tazeliğinde yazmak isterdim. Küresel dünyanın ya da kent erkeğinin yalnızlık acısı bu denli yalın, duru ama aynı zamanda da şiirsel anlatılabilir mi? Siz bunu başarmışsınız. Ayrıca günümüzün yükselen “kadın yalnızlığına” inat erkeğin de eşit düzeyde aynı dertten muzdarip olduğunu vurgulamışsınız. Erkeğin kendine rahatça eleştirel açıdan baktığı bir yapıt LE.  Bu anlamda uzun zamanların yerli yazını içinde tek olduğunuzu düşünüyorum.

Aslında tek kişilik bir oyun LE. Erkeğin kimi zaman vahşi ama en çok da çocuk (zaten o nedenle vahşi), sadece saf ve çocuk yanını ne kadar güzel işlemişsiniz LE’de.

Kullandığınız dilin tadı ise bambaşka… Özenli Türkçenize eşlik eden türetme sözcükleriniz hem sizi algılamamızı kolaylaştırıyor, hem de  hemcinslerinize ironik bakışınızı fark etmemizi kolaylaştırıyor.

“Le” son zamanların öne çıkması gereken değerli bir ürünü… Adını size borçlu olan… Aslankara Yapıtı.

Beni iki yıl önce bu günlerde (en zor anlarımda) mutlu ettiğiniz için (büyük ihtimalle fark etmeden) size tekrar teşekkürlerimi yolluyor, LE’yi Türk okuruna (belki de Dünya okuruna) kazandırdığınız için sizi kutlayarak saygılarımı sunuyorum. (9.8.2011)

 

“Sadık Bey;

Önümüzdeki ay bir İnsancıl dergisi alırsanız sevinirim. Farklı bir konunun içinde LE’den söz ettim. Size yazdıklarıma benzer satırlar kaleme aldım. Umarım beğenirsiniz.” (18.8.2011)

 

“Sadık Bey, merhaba.

Yazı İnsancıl‘da Ekim ayında çıkacakmış. Size yalancı çıkmak istemem. Ben vakitli verdiğimi sanıyordum ama…” (19.8.2011)