İkinci Yayın Yılına Girerken…
M.Sadık Aslankara
(15.02.2018 YAZISIDIR.)
Yayın Yönetmenimiz Rukiye Karakaş’la geçen bir yılın kabaca da olsa değerlendirmesini yaptığımızda, ne yalan söyleyeyim, hem beklentimizin karşılığını aldığımızı, hem de bu açıdan söz konusu buluşmanın, girişmenin önümüzdeki yayın yılına taşınabileceğini görmüş oldum.
Yoğun bir çalışma, farklı dallarda yüklenen geniş yelpazede yazı, görsel, belgesel… Bütün bunların yalın bir düzenekle aktarıldığını, yine sizlerden gelen değerlendirmelerden alıyoruz. Böylece sitenin izlenirliğiyle işlevselliği de ciddi örtüşme sergilemiş oluyor.
O halde doğru bir tutumla birbirini tetikleyip üreten, daha da üretken kılan kavrayış, aynı zamanda hedefe yönelik tam bir isabetlilik getiriyor. Sizlere teşekkür ederken bize düşen işin, site yayın anlayışıyla etkin ziyaretçi eğilimleri arasında tam bir köprü kurmak, birebir ilişkinin de temellerini atmaya çalışmak olduğu öngörülebilir sanıyorum.
Bu bağlamda site ana başlıkları arasında en çok ilgi gören üç bölümün sırasıyla “Sayfa Yazısı”, “Öykü Kürsüsü”, “Belgesel Sinema” olduğunu söyleyebiliriz. Sayısal veriler, bu üç ana başlığı öne çıkarırken site konuklarının çeşitliliğe dönük tutumunu, bu yöndeki eğilimini de ele veriyor.
Bütün bunlar, yanılmıyorsam eğer, sitemizin görece de olsa doğru bir yayın anlayışı üzerinde yol aldığı kanısı uyandırıyor.
Geçen bir yılın deneyimlerini de yanımıza alarak yayını bu yönde kararlılıkla götürmemiz gerekiyor demek ki. Elimizden geldiğince buna uyacağız öyleyse.
Edebiyat, tiyatro, belgesel alanlarından kopmayacağız kuşkusuz, ama bu arada farklı yeni başlıklar altında açılımlar da getirmeye çabalayacağız bir biçimde. Bunu da ilerleyen haftalarda paylaşacağımızı umuyorum…
Sözgelimi yakın zamanda, yarım yüzyıldan fazla bir süreye yayılan geçmişiyle yazın dergileri koleksiyonumdan seçeceğim kısa, küçük, ama ilginç kimi notları, “Dergilerden Kalan” gibi bir başlık altında sizlerle paylaşmak istiyorum, ama bu fırsatı ne zaman yakalarım henüz bir tarih de aktaramıyorum. “En kısa zamanda,” diyerek geçeyim bunu.
Belki yaz rehaveti altında, “Öykü Kürsüsü”ne yine geçici bir “mola” verdirmişken yani hep birlikte yavaşlattığımızda kişisel etkinliklerimizi, o sıra ben de buna hazırlanırım, kim bilir. Hazır öyküden söz ettiğimize göre, bu kürsüde yayımladığımız öykülerin okunurluğu kadar bunlara dönük değerlendirmelerimin de olağanüstü ilgiyle karşılandığını görmek, ne yalan söylemeli, benim için de fazlasıyla şaşırtıcı oldu.
Bu, sitemizde yüksek bir öykü sinerjisi süreci yaşanmakta olduğunu ele veriyor bana göre. Öykü yazarlarıyla yaşanan bu kol kolalık insanı mutlu ediyor.
Belgeselleri birlikte ürettiğimiz arkadaşım Okan Çançin’le bahar, yaz aylarında yeni bir belgeseli daha tamamlama çabası içinde olacağız. Umuyorum, güz başında yeni yayın dönemiyle birlikte bunu da paylaşabileceğiz sizlerle. Farklı bir Rıfat Ilgaz belgeseliyle çıkmayı arzuluyoruz karşınıza.
Son olarak sitenin en çok ilgi gösterilen ana başlığına, “Sayfa Yazısı”na değineyim birkaç satırla.
Yazıları kaleme getiren biri olarak gösterilen ilgiden büyük mutluluk duyduğumu, bunun beni onurlandırdığını paylaşmak isterim sizlerle. Tabii yürekten teşekkürlerimi de…
Bu yazılarda özellikle yazarlarla yazar adayları için katkı sunmaya çalışan, onarıcı, destekleyici, iyileştirici bir anlayışı benimsediğim görülmüyor olamaz. Yoğun ilgi toplayan “Öykü Kürsüsü” için de bunu gözetiyorum. Bana gelen iletilerden, tepkilerden bu tutumun yararlı, işlevli, ötesinde hatta gerekli olduğu kanısına vardığımı söyleyeyim.
Eğer konuyla ilgili daha farklı, aykırı görüş, düşünüş, eleştiri gelirse dikkate alıp bundan da yararlanacağımın bilinmesini isterim ayrıca.
Evet, sizler güç veriyorsunuz, yolculuğumuzu bunun katkısıyla sürdürüyoruz böylece.
Hepinize teşekkürler. Bu yolculukta bizlere eşlik ettiğiniz için.