SAYFA YAZISI M.S.Aslankara; TİYATRO, BİR EYLEM BİÇİMİDİR…

TİYATRO, BİR EYLEM BİÇİMİDİR…

M.Sadık Aslankara
(24.3.2022 YAZISIDIR.)

“Tiyatro, bir eylem biçimidir,” sözü, bir bütünü, bütünsel bakışı, yaklaşımı içerecektir zorunlu olarak. Bunun, salt eylemin-hareketin kendisi, alınan ivmeye dayalı yol-mesafe, bu yolu ortaya koyan im vb. gibi sınırlandırılmış halde ve niceliksel değer bağlamında alınması, anlamı daraltmak, bozuma uğratmak olacaktır.

O halde “Tiyatro, bir eylem biçimidir,” demek, “Tiyatro, bir hal ve gidiştir,” anlamına gelir kestirmeden.

O zaman tiyatro, bütün hal ve gidişi, bunu açarsak tüm eylemlerimizi yani bireysel, ahlaksal, kültürel, siyasal, ekonomik, toplumsal, dinsel, cinsel, özetle dirimsel, düşünsel, bilgisel olarak felsefesel bütünlük içinde akla gelebilecek insanın yapıp etmelerine dayalı her söylem, tutum, davranış, kılgı vb. alanlarını kapsar.

Buna göre, “Tiyatro, bir eylem biçimidir,” söyleminin yerli yerine oturtulabilmesi, dünyayı tanıma, algılama, onu değiştirme açılımlarının karşılığı olarak alınmasıyla olanaklıdır.

Söz bizi, kaçınılmaz biçimde buraya getiriyor; evet, Tiyatro, bir eylem biçimidir, bir yaşam anlayışıdır, bütün bir hayatı içinde taşıyan insanlık tohumudur.

Her 27 Mart’ta, bu olguyu kendi payıma yeniden yeniden düşünüyorum.

İnsanın, içindeki kendisini, karşısındaki kendisiyle birlikte alması, bunu bir ikizil duyguyla görüp algılaması, kurması, değerlendirmek üzere tiyatroyla somutlaması bin yıllar içinde yaşadığı bir büyük deneyimleme örneği.

Anlatının yani tahkiyenin-hikâye etmenin, mitik bir temel kurarak bunun üzerine taş örüp yapı kurmanın, bunu kullanan kişinin bu olguyu ayna olarak alıp kendisini karşısına koymasının, tiyatroyu kaçınılmaz biçimde bir eylem biçimi yapardı zaten, yaptı da nitekim.

Evrenin bilinmezliği, uçsuz bucaksızlığı karşısında topluiğne ucu kadar hükmü olmayan mini minnacık insanın, doğum-düğün-ölüm üçgeninde bir yandan kendisine ayna yapabileceği, öte yandan arkasına alıp yaslanabileceği, kendisi için, Arşimet hesabıyla dünyayı yerinden oynatabileceği tek “güç” işte bu “tiyatro” türbini, gerçeği, enerjisi.

Bu yüzden “Tiyatro, bir eylem biçimidir,” diyebiliyoruz gönül rahatlığıyla.

Tiyatro, şu dünyada insanın atabildiği köktenci bir gerçekçi adım. Bin yıllara yayılan, bilinenin ötesinde bilinmeyen tarihiyle de bizi besleyen, mitik kurulumuyla önümüzü ışıtan, geleceğe değgin bizi güçlendirip destekleyen bir enerji merkezi, kendimizin başardığı, kendimize sunabildiğimiz bir büyük armağan.

Tiyatronun ötekileştirilip düşmanlaştırılmasının, şeytanlaştırılmasının altında yatan nedenleri tam burada aramak gerekiyor.

“Tiyatro, bir eylem biçimidir,” diyoruz ya, bu, onun sağaltıcı gücünde ortaya çıkıyor, insan sağaldıkça dünyasını, yaşadığı dünyayı değiştirmek için de emin adımlar atabiliyor.

Bu yüzdendir ki Tiyatro, insanoğlunun yaşamsal bir eylem biçimi olarak çevremizde ve bizi bu gerçekliğiyle kuşatıyor.

Kuşatmayı hep sürdürecek.