“TÜRKİYE CUMHURİYETİ’NİN TEMELİ KÜLTÜRDÜR”…
M.Sadık Aslankara
(29.10.2020 YAZISIDIR.)
Hepi topu sekiz-dokuz milyon kadar insandık.
Yıllar yılı sınırdan sınıra, cepheden cepheye gide gele, kırıla döküle, öle yite sonunda cumhuriyeti kurmuştu insanlar.
Bunun için önce kurtuluşu gerçekleştirmişler, ikinci adımda kuruluşu yani “cumhuriyeti” çatıp ayağa kaldırmışlardı.
Okumaz yazmaz bir toplumdan okuryazar bir topluma, hastalıkla cebelleşen toplumdan dinç başını doğrultan topluma, sanatsız-sanatçısız toplumdan sanatlı-sanatçılı topluma, oynamaz gülmez toplumdan oynar güler topluma dönüştük bir çırpıda.
Bu söylem, cumhuriyetten önce okuryazar-eğitmen, hekim-tedavi, sanat-sanatçı, oyuncu vb. yoktu demek anlamına gelmiyor kuşkusuz. Ya ne anlama geliyor? Bunların yanı sıra buna koşut öne sürülebilecek öteki kültürel girdilerin kitlesel boyuta ancak cumhuriyetle birlikte girdiği anlamına…
İşte Mustafa Kemal Atatürk’ün o ünlü sözü, bu kültürel kitleselliğin şifresini ele veriyor aynı zamanda: “Türkiye Cumhuriyeti’nin temeli kültürdür…”
Temeldeki bu “kitlesellik” olgusuyla kültürünü kaldırdınız mı cumhuriyet öncesine dönmüş olursunuz bir çırpıda.
Sekiz-dokuz milyondan seksen-doksan milyon insana vardı nüfusumuz. Bizi, bir çimento halinde birbirimize karıp birbirimizde tutan, bizi birbirimizin eksiği kılıp yine birbirimizle tamamlayan mucize burada işte: “kültür”.
Cumhuriyet, bir yandan kültürün yaygınlaşıp her yurttaşın bunu kendi gücüyle kolayca işleyebilmesini toplumun bilincine kazırken, dikine derinleşip bu yönde kazılar yapılabilmesinin de önünü açtı. Böylece kültürel alışveriş bir yandan yaygınlaştı öte yandan herkesin bunu işleyebilmesiyle alabildiğine kitleselleşmiş oldu.
Bugün Türkiye’nin her yerinde insanımız şiiri öyküsüyle, resmi sergisiyle, müziği konseriyle, oyunu sahnesiyle, kitabı kütüphanesiyle, zanaatı loncasıyla, çifti çubuğu toprağıyla, çobanlığı hayvancılığıyla, sanayisi fabrikasıyla, işi emeğiyle işte bu kültürün üreticisi, sürdürücüsü, birbirine eklemleyicisi…
Buna göre Türkiye Cumhuriyeti, bir kültür üretme markası demektir aynı zamanda.
En büyük zenginliğimiz bu işte; kültür üretmekte sergilediğimiz yaygınlık ve kitlesellik hüneri.
“Türkiye Cumhuriyeti’nin temeli kültürdür…”
Kutlu olsun.