SAYFA YAZISI: M.S.Aslankara; “Yeni Dalga” Boyundan Uzanıp “Kısakes”mek…

M.Sadık Aslankara (28.9.17 yazısıdır.)

Merkez dergileri yanında taşrada, üstelik istavrit gibi hem çok hem de kıpır kıpır neredeyse sayısız denecek ölçüde öylesine sanat, edebiyat dergisi var ki, insan, bu gerçeği bilse de şaşmadan duramıyor doğrusu.

Şu günlerde elime ulaşan Yeni Dalga dergisi ise iyiden iyiye şaşırttı beni. Yok hayır, taşrada, taşranın Tekirdağ’ında yayımlandığı için değil şaşkınlığım, zaten Anadolu baştan başa tam bir dergi yatağı. Öyle ki, büyük kentlerde yayımlananlar yanında taşradakilerin sayısının da azımsanmayacak düzeyde olduğunu söyleyeyim. Şaşkınlığım benim, son yıllarda bu tür dergilerde sanatsal düzeyden ödün verilmeksizin ortaya dökülen popülerliğin, sığlığa düşülmeden başarılabilmesi. O zaman insan yürekten alkışlamak arzusu duyuyor.

Sözgelimi Ot, Bavul vb. dergilerin ardından çıkan Tuhaf dergisinin havasını soludum sanki bir çalım Yeni Dalga’da. Derinlikli popülerliğe yükselip geniş bir kitleye ulaşabilmek… İyi bu!

Son bir yıldır çıkan derginin bana gönderilen üçüncü sayısı Ağustos 2017 tarihli. Yeni Dalga’nın andığım bu sayısında Melih Cevdet’e özgülenen yazılarla sinemaya ayrılan kısa yazılar ağırlıklı bir içerik kanalı oluşturuyor denebilir. Bunların yanında başka düzyazılar kadar şiir, öykü yoğunluklu verim de dikkati çekiyor.

Dergideki ürünlerin tümünü okuyamadım elbette. Ama Melih Cevdet yazılarıyla sinema yazılarını bir hız okuyup belleğime aldım hemen. Doğrusu bunların tümü de merkez dergisi yayınlarında gözümüze ilişen yazılardan hiç de aşağıda kalmayacak düzey sergiliyor bana göre.

Nasıl sevilmez bu gençler… Öyleyse yayımladıkları dergileriyle kendi taşralarına hayat öpücüğü veren gençleri de anayım adlarıyla…

Akın Yarıcı’nın İmtiyaz Sahibi, Muammer Kökçü’nün Genel Yayın Yönetmeni olarak göründüğü Yeni Dalga’nın Editörü ise Selda Uygur-Kübra Yiğit ikilisi.

Selda Uygur, yakından tanıdığım bir yazar. Özellikle son dönemde Sözcükler’de yayımladığı yazılarla yazınımızda, “Ben de varım,” diyerek adını belleklerde pekiştirdiği kanısındayım onun. Kendi payıma daha fazlasını tanıyorum ben Selda’nın. Belki pek az kimsenin gördüğü bir öykü dosyasını okudum onun. İyi bir dosyaydı. Demek ki eleştiri alanındaki kalem oynatmaları yanında öykü açısından da göz ardı edilmemesi gereken bir yazar o. Nitekim Öykü Gazetesi’nin Eylül 2017 tarihli sayısında yer alan dikkat çekici ürünü, bu yanını apaçık ele veriyor denebilir onun.

Yeni Dalga’nın Yayın Yönetiminde yer alan adları da anayım hadi: Çiğdem Gider, Emre Büyükçalışkan, Emre Bozkuş, Suha Coşkun, Sinem Kaya, Ahmet Burak Aydın, Doğucan Kardaş, Ahmet Yılmaz…

Andıklarımın yanında anamadığım daha nice ad… İşte size ta Tekirdağ’dan bir sanat şövalyeliği öyküsü, bu öykünün kahramanları sonra… Bir de adres vereyim: yenidalgadergisi@gmail.com; tel: 534.8962427

Tekirdağ, Yeni Dalga’yla artık bir Sanatdağ…

Bir sanat kenti Tekirdağ, evet, ama İstanbul’da gençler, ellerinde birer kısa film, festival coşkusu estiriyor bu büyük kentte. 25-30 Eylül tarihleri arasında Ortaköy’deki Feriye Sinemasında gerçekleştirilen Kısakes Uluslararası Kısa Film Festivali’nden söz ediyorum…

İnsan şenlenmez mi, dirilip de “Oh be!” demez mi bu haberleri duyup gençlerin ürünlerini gördükten, filmlerini izleyip dergilerini okuduktan sonra…

Kalktım gittim Ortaköy’e, Feriye Sinemasına… “Kısakes”, “Film havası olsun!” deyişiyle hatırlatmada bulunup kestirmeden düşünenlere… Bakın, dedim, dergiyi uzattım, bayrak gibi: Size, bir “Yeni Dalga” getirdim…

Dopdolu bir gençlik mahşeri… Bu etkinlikler değil mi taşrayı kent kılan, kocaköy İstanbul’u da kültür başkentine dönüştüren…

Sözün kısası umut gençlerde yine, her zaman olduğu gibi…

Haydi gençler, devam!