Yeni Yaklaşımlar Eşliğinde Yaratıcı Yazarlık Atölyesi..
M.Sadık Aslankara
(02.01.2020 YAZISIDIR.)
Figen Şentürk, geçen yılın bir yerinde Eskişehir’de kurulan Sofista’dan (Soylu Fikir Sanat Akademisi) söz ettiğinde çok sevinmiştim. Ama kurucusunun Gökhan Soylu olduğunu söylediğinde zınk diye durdum.
Gökhan Soylu’yu çok önceleri tanımıştım çünkü. Anadolu Üniversitesi bünyesinde yıllardır etkinliğini sürdürüp perde açan Tiyatro Anadolu’daki kimi oyunlarda hem oyunculuğunu izlemiş hem de yönetmenliğini görmüştüm onun. Belleğimde çakılı duruyordu zaten.
Ama bütün çalışmalarıma neredeyse gönüllülükle âdeta “asistanlık” yapan tiyatrocu yazar Figen Şentürk, benimle Gökhan Soylu ya da Sofista arasında bağ kurmayı önerdiğinde şaşırdım diyemem, ama niye yalan söyleyeyim, sevindim doğrusu.
Farklı bir çalışmanın kapısını aralamak geniş ufkun kazandırdığı sonuçlar üretebiliyor. Bu doğrultuda Sofista’nın sanat-kültür etkinlikleri temelinde bir tüzel kişilik bağlamında üretimde bulunup sunum yapması, ister istemez insanı etkiliyor. Tiyatro, sinema, müzik, resim yanında daha başka alanlarda da çalışıp bütün bunları süreğenlikle götürme kararlılığı az buz iş değil tabii.
Sonrasında Figen bizleri buluşturdu; birlikte neler yapabileceğimiz üzerinde düşünce alışverişinde bulunduk, kimi öneriler geliştirdik sıçramalarla. Sonuçta Eskişehir’de bu yıl yapacağımız, en genel anlamdaki yaratıcı yazarlık atölyesi çalışmalarımızın Sofista’da gerçekleşmesi konusunda anlaşmaya vardık karşılıklı.
Şu günlerde başlayıp nisan başlarına dek sürecek yaratıcı zihin-yaratıcı yazarlık atölyesi çalışmalarımızın Sofista bağlantısının özeti bu kadar.
Özet bu kadar olabilir. Ancak bu işbirliğinin yeni bir deneyim bağlamında sanatımızın kendi özel gündemine alınması gerekiyor kanımca. Neden mi?
Ülkemizde sağlıktan eğitime, yeme-içmeden giyime “merdiven altı” olarak nitelenen, işlerini daha çok “fason” üretime dayalı sürdüren pek çok kişi, kuruluş bulunduğu biliniyor. Bu bağlamda “yazarlık atölyesi” başlığı altında serbest biçimde çalışmalarını sürdüren yazarları ya da eğiticileri töhmet altına almak değil amacım, bunu kendime yakıştıramam.
Ancak hangi sanat dalı olursa olsun, her türün, kendisi dışındaki öteki sanat alanları, dallarıyla oluşturduğu bütünlük temelinde işleve sahip olacağı göz ardı edilebilir mi?
Diyeceğim, bir yazarlık atölyesi, kendisini öteki sanat dallarının etkisinden, vektörel etkileşimle katkısından soyutlayamaz. Böyle bir tutum, yazarlık atölyesinin daha başlangıçta kötürüm kalmasına yol açar çünkü.
Sofista’nın bu yöndeki işlevi kendini o zaman gösteriyor. Çünkü bu kurum çatısı altında atölye çalışmalarına katılacak yazar adayları, kendilerini bütün sanat dallarıyla eşgüdüm içinde çalışılan bir mekânda köktençi bağlam içinde görüp algılayacaklar, sonuçta bunun etkisini, yansımasını üzerlerinde hissedeceklerdir.
Şimdi iş, bu aşamaya ulaşmış işbirliğinin, köklü bir yaklaşımla bütün zamanlara yayılmasını, bunun süreğen kılınmasını sağlamak olmalı.
İşte o zaman eksiksiz bir çalışma kendi estetik bütünlüğüyle gözler önüne serilecektir kanımca.