SAYFA YAZISI: Proje Yazarlığından Robot Yazarlığa…

Proje Yazarlığından Robot Yazarlığa…
M.SadıkAslankara
(13.12.2018 YAZISIDIR.)

Günümüzde kafe / kahveevi, bar, simitevi vb. enikonu sıradanlaşmış böylesi işyerlerine artık “yazı evleri” de eklenmiş görünüyor.

Yazı-metin üretim atölyelerinden söz ediyorum, bir proje temelinde, buna dayalı işbirliğiyle proje takvimine uygun çalışma biçimiyle yönteminden.

Gerçekten de edebiyat endüstrisinin kaçınılmaz uğraklarından biri olarak ötekiler kadar değilse de görünürlük kazanmış halde yazı evleri, neredeyse her köşe başında karşımıza çıkabiliyor. Yaratıcı yazarlık kurslarındaki yaygınlığa benzer bir yol alış biçiminde.

Nitekim filmlerin, dizilerin, komedilerle şovların, hatta “lansman” adı altında yapılan ticari sunumların, profesyonel yazarlarca kaleme alındığını, bu işlerin, yazar gruplarınca üstlenilen bir tür yazım endüstrisinin uzantıları tarafından kolektif üretildiğini biliyoruz nicedir.

Günümüzde böylesi bir gerçeklik bağıyla çevrili olduğumuz söylenebilir pekâlâ. Hatta bu tür bir kuşatma altında bunalıp boğulduğumuz bile öne sürülebilir.

Şimdi düşünelim… Bunun ardından edebiyatın kendisinin de artık yapay zekâlar tarafından üretilen birer metin haline dönüşmeyeceğini kim söyleyebilir? Değerli bilimci Cem Say’ın 50 Soruda Yapay Zekâ (Bilim ve Gelecek Kitaplığı, 2018) adlı kitabını okumanın, yanı sıra Hawking kitaplarına yeniden göz atmanın tam sırası bana göre.

Bu doğrultuda robotların sanat yapabilir hale gelmesi, ister istemez, insanın kendisini de robotlaştırabileceği anlamının önüne çıkarıyor bizi. Buysa insanın, yapay zekâ düzeneğine uygun çalışırlık sergileyebileceği, sanat üretebileceği kesinlemesini getiriyor önümüze kaçınılmaz biçimde. Öyle ya böylesi yazı evlerinde, yazı kolektiflerinde bir araya gelen, projenin yönlendirisi doğrultusunda, salt bunun gerekleri yönünde kalem oynatan profesyoneller, bir ölçüde kendilerini robotlaştırmış olmuyor mu?

Yapay zekâ olarak ‘verili proje” denetiminde, güdümünde birer insan / robot niteliğine uygun çalışan insan-yazar, robottan bir önceki rakibi sayılabilecek, robotlaşmış böyle bir insansı yazar konumu taşımıyor mu sizce de? Çünkü proje yazarı da kendisini sınırlandırıyor verili koşullarla üretim yapıp ötesine geçmiyor. Yaratıcılık, projenin verili sınırları içinde gerçekleştiriliyor.

Ama robotu yapan, yapay zekâyı üreten insan elbette… Kimileyin yenilse de robotun yaratıcısı insan yine. ABD’de MIT Üniversitesince, hem de başlı başına bir “Yapay Zekâ Üniversitesi”nin kurulmuş olması, bu bağlamda alınan yolun boyutunu ele vermesi, geleceğe değgin ipuçları içermesi açısından önem taşıyor. Kısa süre içinde bambaşka bir gerçekliklerle karşılaşacağımız çok açık.

Sonuçta birer yapay zekâ konumuyla alınabilecek profesyonel yazarların, proje temelinde yaratıcı yazarlar olarak, ancak üretimdeki niteliksel değerleriyle tutunacakları, rakiplerinden ancak böyle sıyrılacakları da ortada o zaman.

Demek ki proje yazarı, bir yapay zekâ tasarımına uyar yapısıyla önce kendi akranı konumundaki öteki yazarlarla yarışıp çatışacak, sonraki aşamada doğrudan yapay zekâyla rakip olacak anlamına geliyor bu olgu.

Ne diyordu Hawking, unutmayalım hiçbir zaman; bu işin sonu “üstün insan” düşüncesine götürür insanlığı.

İnsan, giderek kendi trajiğini döşüyor, bir büyük sanat yapıtı olarak…