TIRIS KALEMLE ÖYKÜ YAZMAK…
M.Sadık Aslankara
(24.10.2024 YAZISIDIR)
- Bölüm / 2022
Öyküde tırıs gidilmez, tırıs kalemle de öykü yazılmaz zaten.
Ama kimileyin bir anda bir şiir, öykü dökülebilir değil mi, doğaçtan gelmiştir, çıkıverir, böyle söylenir. Aslında şiir de öykü de mayalanmış, demini almıştır yaratıcısında, pişmiştir de diyebiliriz. Kaleme, cızırdayıp kaymak düşer artık kâğıt üzerinde, o kadar.
Öyleyse burada kalemdeki “tırıs”lığı, “çalakalem” bağlamında almak daha doğru bir yaklaşım sayılabilir, sayılmalı.
Öykü de şiire benzer yapısıyla sözcük seçip yerleştirmenin, bunları estetik dengede matematik oranla oturtmanın çok ötesinde yazınsal yüksek bir etkinlik dizisi, yaratı alanı. Aceleyle yazıp bitirivermeye, her şeyi eksiksiz döktürmeye can atan iştahlı bir kalemle öykü yazmaya kalkmak, bir bakıma taammüden öykü cinayeti için işbaşı yapmaya hazırlanmak anlamına gelecektir çünkü.
Çok çocuklu anne-baba fotoğraflarında görüldüğünce kimi yazarların ilk öykü kitapları sergenden inmeden ikincilerin, üçüncülerin sıraya girmesi, bırakın okurdaki kafa karışıklığını öykünün yazarına da sağını solunu şaşırtır alimallah.
Öykücülüğümüz 1990’lar patlamasıyla birlikte her ne kadar aynı öykünün yazarlığına soyunmuş gibi görünen öykü yazarları yelpazesiyle karşılaşsa da sonuçta kaleme alınan her öykü belki bir yandan bir öykü yığını oluşturuyor ama bu öykü yığışması, yığışıp kütleselleşmesi, âdeta aynı öykünün versiyonları halinde çöp dağı-dağları oluşturması bir yana, sonuçta yine de ille bir yoğunlaşmaya gitmekten alamıyor diyebiliriz kendisini.
Öykücülüğümüzdeki patlama sonrası yaşanan görece yığınlaşmanın herhangi yeğinleşmeye değil tam tersine ciddi bir yoğunlaşma olgusuna yol açtığını gözlüyoruz yukarıdan beri dillendirmeye giriştiğimiz olgulara karşın.
Üretimini sürdüren her yaştan öykücünün geniş bir yelpazede kol kola sergilediği verim bolluğu, bu yolla yansıttığı bereket hiç kuşkusuz öykücülüğümüze çok değerli katkı sağlıyor, alanı gitgide daha zenginleştiriyor.
İlk öykü kitabını günümüzden tam altmış yıl önce yayımlayan Necati Tosuner Salgında Öyküler adlı yeni yapıtıyla gönendirdiği alanı bir kez daha selamladı.
Kendilerini birer öykücü olarak 2000 başlarında gerçekleştiren Ülkü Yalım Günay Uzaktaki, Vicdan Efe Komşu Duvarı, Şenay Eroğlu Aksoy Sardunyaların Kışı, Dursun Utku Bedir Ağam, Adil İzci Yoklar Kitabı, Halil İbrahim Özcan Ağlarsam Haberim Olsun, Yiğit Bener Öteki Kuruntular, Hürriyet Yaşar Satış Çağı, Osman Akalın Çuval’daki Öyküler, Murad Ertaylan Gardolaptaki Şemşiye, Erinç Büyükaşık Sınırlar Kapalı, Bahri Vardarlılar Öteki Denizin Haritası, Polat Özlüoğlu Annem, Kovboylar ve Sarhoş Atlar, Soydan Kızgın İçimde Bir Orman Vardı, Onat Bahadır Okuma Odası, Murat Çelik Kışın Herkes Dürüsttür, Recep Kayalı Bilinen Tüm Zamanlar adlı yapıtlarıyla yıllara, kimi on yıllara yayılan emekleriyle bir kez daha alanı selamlayıp yeniden öyküde göründüler.
Kimi yazarlarımız da ilk kitapları ardından ikinci, kimi üçüncü yapıtıyla alanda varlıklarını sürdürdü.
Filiz Gülmez Kıyıdaki Öyküler, Nurhan Suerdem Duyuyor musun?, Aylin Özsancak Sağdıç Bitmeyen Bir Ağıttır Özlem, Duygu Özsüphandağ Yayman Dulhane, Ömür İklim Demir Mutedil Dalgalı, İlay Bilgili Leylâ, Mektubum Eline Ulaştı mı?, Ela Kiçik Zenan Kayboldu, Muharrem Öztürk Namus Dairesi, Behlül Ablak Kapadokya Güneşi, Fuat Yalçın Aramak İçin Döndüm, Daryo D. Beskinazi Kafesperest, Ali Özgür Özkarcı Kopukluklar, Mustafa Soyuer Beni Öldürmeli Dövmeli Değil, Burak Evren Son Saatler, Emrah Ece Yer-Su Hikâyeleri, Mehmet Can Şaşmaz Korkma, Güzel Rüyalar da Var, Mehmet Fatih Özbey Abrakadabra, Halil Yörükoğlu Keşke Yüzüme Baksanız, Murat Uğurlu Aydınlıkta Saklanıyorum, Numan Altuğ Öksüz Herkes Mağlup, Semih Öztürk Telaş Bandosu adlı yapıtlarıyla alanda ısrarcı olduklarını sergilediler bir biçimde.
Ama ilk öykü kitapları çok başka bir etkimeye yol açıyor. İşte onlar:
Kimileri başka türde ürünlere sahip olsa da öyküde Ayçe Çeliker Sevgili Zamanlar, Sevil Günay Varol Dantel Öyküler, Nurhan Şahinkaya Bir Yerden Kırılır, Öznur Unat Palaçinka, Neriman Ağaoğlu Eflatun Zamanlar, Demet Eker Kırk Yama, Tuğba Çelik Yolda Ansızın, Melike Koçak Hiç Kuşu, Hande Çiğdemoğlu Kâğıt Kesiği, Evşen Yıldız Annemin Gelincik Tarlası, Didem Kazan Sol Kusura Ayna, Sena Keskin Gölgelerin Gücü Adına, Nefise Abalı Havva’nın Düşü, Gamze Efe Yine de Bir Şansımız Olmalı, Firdevs Ev Tavana Bak, Cansu Başak Yalçınkaya Kovulanlar, A. Nevin Yıldız Dünyanın Kustuğu Yer, Işın Özdemir Kaldırım Taşı, Zerrin Saral Küçük Kırık Çizgiler, Dilek Karaaslan Tatlı Bir Şey Yok mu?, Emek Bayrak Yalnızlık Alfabesi, Cenap Güven Bir Kitap Alana Bir Venedik Bir Roma, Kamil Aksoy Sevginin Gücü, Robert Schild Stefan Zweig’ın Veda Mektubu, Metin Nart Zellenbur’un Sıradan Bir Günü, Hasan Reyhanoğlu Aşk Ölmez, Koray Erdivanlı Yeşil Güller, Ekin Kadir Selçuk Gençlik Güzel Şey, Yavuz Türk Yolluk, Volkan Algan Asfalya, Ercan Kalkan Kene Kalbi, Asil Çam Ölümlünün Yaşam Fragmanları, Mehmet S. Aman Mezarlıkta Piknik, Sonat Yurtçu Aramızdaki Fikret, Volkan Zamanoğlu Şehzadeye Rüya, Ahmet Karadağ Tutsaklığın Üç Hali, Mustafa Hindistan Güneşin Düştüğü Yer, Özgür Akarsu Açıyorum Gözlerimi, Orhan Murat Bahtiyar Etini Acıtmak, Ahmet Çakmak Kuyruklu Hikâyeler adlı yapıtlarıyla ilk kez öykü alanından içeri adım attılar.
Unutmayın tırıs kalem yazınsal terbiye ister, tekmesi pektir dikkat gerekir.