SÖYLEŞİ: Erkan Tuncay; ‘Ondancı’ Çevreninde Bir Söyleşi

“Ondancı” Çevreninde Bir Söyleşi

Erkan Tuncay

Karahan Kitapevi’nin yeni yerini ilk kez gördüm. İlk iki kitabımın editörü Seyfi Karahan Adana’da sanatseverler için güzel bir mekân yaratmış. M.Sadık Aslankara’nın söyleşisi var. Günler önce telefonla görüşmüştük. Ama yüz yüze görüşmeyeli çok olmuştu Aslankara’yla. Gazeteci-yazar Süreyya Köle ve editör Seyfi Karahan söyleşi için emek harcayan iki isim. Gündelik yaşamın bungusundan kurtulmayı sağlayan güzel bir etkinlik oldu.

“Ondancı”yazar, belgesel sinemacı, tiyatro yazarı Sadık Aslankara’nın üçüncü öykü kitabı. Birgün gazetesinde tesadüf sonucu bugün sabah Sermin Şahin’in kitap üstüne kaleme aldığı yazıyı okudum. Kitabı henüz okumadım. İlk öyküsüne bugün başladım.

Dikkat ettim. Sanat insanları ortak duygularda birleştiriyor. Bazen ayrı düşüncede de olsak, yine de sanat o katmanlı anlatımıyla bizi bir arada tutuyor. Bugün de öyle oldu.

Söyleşiden buraya kimi Aslankara tümceleri derledim.

Paylaşmak istiyorum.

“Yoğrulmamış sözcükler öyküye, şiire katılmaz. Yoğrulmamış sözcükler size ait değildir.”

“Elimizle insan olduk. Beyin sonra gelir.”

“Teleskobik ve mikroskobik göze sahip olmalıdır yazar.”

“Okumadan yazılmaz. Yazar olmayın. Okur-yazar olun.”

“Öyküyü okura söyletin.”

“Kadın yazarlar anlatılarını okura kurduruyor. Öyküyü okura söyletiyor. Kadın yaşamda ve anlatıda kurucudur.”

Söyleşi sonrası kahve molasında biz yine söyleşmeye devam ettik.

Zaman zaman yazarın içe kapandığı olur. Küstüğü de. Yazmak, yayınlatmak, metin işçiliği konusunda yeni kararlar almış olarak eve döndüm.

 

(13 Nisan 2019’da yayımlanmış olan yukarıdaki alıntı, yazarının ve tuncayerkan.blogspot.com’un hoşgörüsüne sığınılarak aktarılmıştır.)