‘İstanbul’da Tavşan Avı’ Yazınız Üzerine Bir Düşünce
Süleyman Yıldırım
(18.09.2018 YAZISIDIR.)
Sayın M.Sadık Aslankara, merhaba. Her hafta olduğu gibi bu hafta da takip ettiğim sitenizi, sayfa yazılarınızdan ‘İstanbul’da Tavşan Avı’, adlı yeni metninizi de aynı ilgiyle okudum. Sayfa yazınızı okurken bir yandan da endişelendim. Endişemin kaynağı: Kendim de dâhil olmak üzere ben ve benim gibi ‘edebiyat uğraşı’ daha yeni yeni başlamış bireyler adına kaygılanmam idi.
Yazmaya yeni başlamış birçoğu gibi yazarlık adına nitelikli eğim almakla ilgili henüz kararını vermemiş biriyim. Bugüne kadar yazdıklarımın niteliğini birkaç edebiyat dergisinden gelen kısa ve nitelikli kritikler ile kurgu üzerine yaptığım okumalarla geliştirme gayreti içinde oldum.
Yazmak, bütün diğer sanat edimleri gibi öğrenilebilen bir edim ve bunun yalnızca kendi kendimize bilinebilirliğini öngöremeyeceğimiz de bir yandan söylenebilir.
Bir diğer yandan ise yazısını geliştirebilmek isteyen birçoğu gibi -ancak bu çoğunluğa nazaran mesafeli olarak yaklaştığım- atölyelere günü gelince katılmayı da düşünmekte idim. Lakin ‘İstanbul’da Tavşan Avı’ yazınızı okuduğumda emin oldum ki ‘atölye kavramı’ üstüne süregelen bir kavram karmaşası var ve karmaşanın içindeki ‘atölye kavramı’ halihazırda yerli yerine oturmuş değil. Yazarlık üzerine ülkemizde kurumsallaşmış yeterli yapının olmadığı düşüncesi de bu yazınız ile bende güçlendi. Ayrıca matbu veya çevrimiçi edebiyat dergileri, yazar adayı sayılabileceklerin bu yayımlardan gönderileri için nezaketen dahi olsa yanıt almalarının sağlanamaması ve yazmaya ilk adım atmakta olanlar için yeterli çalışma imkânının (kurumsal) mesela yurtdışındaki üniversiteler örneğinde olduğu gbii bizde de ülke genelinde (hiç yoktan önemli üniversitelerimizde) oluşmamış olması, böylesine etkinliklerin sadece bir kısım üniversite ve eğitim kurumumuz ile kısıtlı kalması görüşlerimi perçinleyen başka ayrıntılar oldu.
Sayın M.Sadık Aslankara, size bu mektubu ulaştırırken tek düşüncem: Edebiyat ile uğraş veren niyeti -şan, şöhret, maddi kazanç değil de- yalnız ve yalnız edebiyat olan kişilere böylesine bir karmaşanın içinde neyi, nasıl yapmaları gerektiğine dair neler salık verebileceğinizi öğrenmekti. Değerli görüşlerinizi öğrenebilmek ve yazılarınızın her hafta bir devamını okuyabilmek için heyecanlı bir bekleyişteyim.
Saygılarla.