Yaratıcı Dramada İnsana Kanatlanan Yürek

YARATICI DRAMADA İNSANA KANATLANAN YÜREK

M.Sadık Aslankara

John Somers…

Atölye çalışmaları boyunca durmaksızın koşan bir dramacı, drama öncüsü… Terini kurulamayı, neredeyse soluk almayı bir yana bırakıp yemeğini unutacak denli kendini atölyesinde çalışmaya veren, durma kanat çırpan bir simurg.

11.Uluslararası Eğitimde Yaratıcı Drama Seminerlerinin sonuncusunu ona ayırmam, onun, ciddi emek gerektiren erkesi, herkesi kucaklayan eşitlikçi tutumu, İngilizliğini unutturacak sıcakkanlılığı üzerinde biraz olsun durabilmek, ucundan, kıyısından yazıya biraz olsun özellik katabilmek içindi…

John Somers’ın atölye çalışmasının başlığı, “Eğitimde İnteraktif Tiyatro Kullanımı”. Somers, bu doğrultuda genel olarak bağımlılığı, özel olarak da alkol bağımlılığını alıyor kendine konu olarak.

Ne ki Somers, çalışmalarını atölyeye katılan dramacılarla birlikte gösteri olarak da sunmayı tasarlıyor. Amaç eğitimde etkileşime dayalı yaratıcı drama kullanımını yansıtacak uygulamalı bir çalışma yapmak. Bu çerçevede katılımcılardan, herhangi çalgı kullananların çalışmalara çalgılarıyla birlikte gelmelerini istiyor.

Derken atölye çalışmasına başlıyor John Sommers…

Hiç kuşkusuz her atölyede gerek sorumlu öncü gerekse katılımcı büyük erke üretir birlikte… Aynı bir paydada yer almanın getirdiği ortaklık duygusu eşliğinde okullarda, sınıflarda üretilen erkenin bir benzeridir bu, alışkınızdır buna. Ama şunun da ayırdındayızdır bu arada. Atölye sorumlusuyla katılımcıların erkeleri tam bir denge koşutluğu içinde sürmezse eğer çalışma, işbirliği havası kaçmış balona dönüşebilir sonunda. Öncünün erkesini katılımcılar uçurur belki, ancak katılımcıların erkesini belirleyen de öncüsüdür o çalışmanın.

İşte John Sommers’ın andığım atölyesi, bunu bir kez daha göstermekle kalmadı, üretilen erkenin ileticisi sayacağımız dramacılar aracılığıyla ülkenin yaratıcı drama ağında çaba gösteren insanların damarlarına çok farklı bir kan pompaladı… Buna atölye çevirmeni AÜ Eğitim Bilimleri Fakültesi İlköğretim Bölümü öğretim üyelerinden Doç.Dr.İsmail Güven’in erkesi de eklenmeli bence.

Somers, gerek kuram gerekse eylem bağlamında “Uygulamalı Drama” başlığı altında çoğaltılmış bir çalışma dosyası da getirmişti yanısıra. Gelin Oylum Akkuş’un çevirisiyle sunulan bu dosyaya göz atalım ilkin, “Uygulamalı Drama”nın ne olduğu üzerinde şöyle kabaca bilgilendikten sonra John Somers’in uygulamasına,atölye çalışmasının akışına geçelim.

Tanım yaparak başlıyor işe Somers:

“Uygulamalı drama, belli bir toplumsal bağlam (konu) için dramatik deneyimleri şekillendirmeyi içerir. İçinde performans gösterisi olabilir ya da sadece yaşantısal drama etkinliklerinden oluşur. …Drama etkinlikleri var olan toplumsal duruma katılımcıların değişmesiyle beraber uyarlanmış müdahaledir. Bu durum ‘toplumsal müdahale olarak drama’yı oluşturur.

“…Uygulamalı drama akıldaki belirgin bir amaçla geliştirilir.

“Eğer bir konu sadece genellemeler üzerinden tanıtıldıysa o konuyla ilgili uygun(luk) sağlamak, o konuyla iç içe olmak zordur./ Örneğin ‘açlık’ konusunu düşünecek olursak, bu konu hakkındaki belirleyiciler (özellikler) verilmedikçe, insanların konuya duygusal ve entelektüel ilgilerini çekmek zordur.// Açlık kaynakları, zengin olan Avrupa’da mı ortaya çıkar yoksa Sahra Çölünün kenarındaki Sahel’de mi?/ ‘Açlık hakkında ne hissediyorsun?’ sorusuna, bu soru insana ait durumlarla (ilişkilendirilmeden) duyarlı yanıt alamayız. Drama, hayat durumlarına yaşayan modeller yaratarak bunu yapar.

Bu tanımlamayla açılımın ardından Somers, “uygulamalı drama formu”na, “anlatı (öyküleme) teorisi”ne geçiyor:

“Uygulanan drama formu, ‘bağlam’a ve bu bağlamın kullanımına bağlıdır ve müdahale etmeyi amaçlar. Uygulamalı dramayı kullananlar bir sürü yaklaşım ve teknik bilgiye, deneyime sahip olmalıdırlar. Bu teknikler onlar için sanki bir ‘alet çantası’ gibi olmalı, gerektiğinde içinden uygun olanı seçebilmelidirler.

“Dünyamız ve dünyadaki yerimizi algılayışımız sadece öyküler yoluyla olur. Her şeyin anlık olduğu bir ‘şimdi’de yaşıyoruz, halbuki gelecek, sadece öyküler yoluyla gösterilebilir. Öykülerle çevriliyiz./ Öykülerin uzaklık etkisi olayları dışarıdan modelledikçe bize onları algılamayı verir./ Öyküleştirmedikçe deneyim kaotiktir. Bu anlamda, deneyimden anlam çıkartırız, onu özümseriz.// Öyküleri reddetmek sadece bizi bir bilgi deposundan koparmakla kalmaz, bizi geçmişten ve gelecekten de koparır, yansıtma becerimizi de kaybederiz. Alzheimer hastalarının durumu öykülere ulaşamama kısıtlanmasına örnek olabilir.”

Sözün burasında Somers, Barbara Hardy’den şu alıntıyı aktarıyor öyküyle ilgili olarak:

“Öykülerle rüya görürüz, gündüz hayallerimizde öyküler vardır,öykülerle hatırlarız, davranırız, umut ederiz,umutsuzluğa düşeriz, inanırız, şüphe duyarız, planlarız, gözden geçiririz, yapılandırırız, dedikodu yaparız, öğreniriz, nefret ederiz ve severiz.”

Kuramsal bağlamda “Uygulamalı Drama” üzerinde yeterince durduk… Bu kez de John Somers’ın “Eğitimde İnteraktif Tiyatro Kullanımı” başlıklı atölyesinde gezinelim istiyorum birlikte…

Elbet ilkin ısınma çalışmaları, her zaman olduğu gibi… Bunun için örneğin dar bir halkada birinin sırtı ötekinin göğsünde yavaş yavaş yere eğiliyor gruplar, sonra eller açılıp parmaklar oynatılıyor, karşılıklı alkışlanıyor…

Somers, atölyesinde alkol bağımlılığı sorununa yönelik bir çalışmayı yürütüyor. Bunun için katılımcıların örnekleyip pekiştirdiği öyküler bir araya getirilip bütün içinde yeniden harmanlanıp kurgulanıyor.

Başlangıçta ayrı ayrı duran dört öykü birleştiriliyor, sonuçta tek bir dramatik öykü sürecine dönüştürülüyor bu, bir dağın tepesine çıkar gibi…

Buna göre lise birinci sınıf öğrencisi Umut için yazılan serüven, tüm dolantılarıyla geliştirilmeye çalışılıyor. Baba, akşamcıdır. Zaman zaman içkisinden Umut’a da ikram eder. Ama bu arada anne tedirgindir. Öte yandan Umut, Doğa’ya âşıktır. Ne ki Doğa ona yüz vermez, o da içkili ortamların insanıdır çünkü…

Somers, öyküyü dinliyor. Öykünün bu biçimde aktarılması, bizim kriz anını yaşamamıza olanak tanımayabilir. Bunun için öykünün üzerinde dramaturgik bir çalışma yapmamız, öyküyü kriz anına odaklamamız gerekir.

Öyküyü geliştirmek üzere yaratıcı drama kazanı fokurdamaya başlıyor böylece…

Gruplar bu doğrultuda kafa kafaya verip öykünün içine girerek, bunun sahne düzleminde izleyiciye sunulabilmesi  için yoğun çalışmaya giriyor. Öykü ile canlandırma eyleminin çok iyi örtüşmesi, yansıtımın buna yönelik yapılması gerekiyor. Sözcükler, çokluk öykünün içinde kalır, ama biz anlatım olmaktan çıkarıp, sahne gerçeğine dönmesini sağlamalıyız bunun.

Öykünün hazırlığı çok önemli, bu doğrultuda hiçbir açık kapı bırakılmamalı.

Farklı gruplar, öyküden hareketle kurulan oyunların farklı bölümlerini sunuyorlar. Topluca izleniyor sunulan oyunlar. Ne ki Somers, bu kez de sunularda dramanın öne geçtiğini, öykünün geride kaldığını gördüğünü söylüyor.

Buna çözüm üretmek için katılımcı dramacılar, çözüm önerileri getiriyor. Belki oyuna bir anlatıcı katılabilir, o zaman öykünün yalnızca bu yönde düzenlenmesi yetebilir.

Somers, herkesi dinliyor, ama bu arada giderek daralan zaman sıkışıklığı karşısında dramacıların kıpırdanmasını, bir an önce çözüm üretmelerini bekliyor.

Herkes büyük heyecan içinde, öyküyü bir yanından geliştirmeye çalışırken, bunun dramaya kaynak oluşturması için dikkat ediyor. Öykü, dramanın peşine takılmayacak kesinlikle. Çünkü amaç, öykü aracılığıyla konunun ta özüne girebilmek, bunun seyircide yol açacağı etkiyi sağlamak…

İşte atölye çalışmaları sona eriyor. Ama ne öyküler bitiyor ne de buna dönük yaratıcı drama çalışmaları…

Artık yeni bir uluslararası drama seminerine dek aldıklarını, özümsediklerini yeniden yeniden gözden geçirip yeni bireşimlere ulaşmanın yoluna bulacak yaratıcı dramacılar…

Kuşkusuz unutulmaz bir yaratıcı dramacıyı belleklerinde yaşatıp sevgiyle sarıp sıcacık duygularla anarak…

Evet, 11.Uluslararası Eğitimde Yaratıcı Drama Seminerlerinden bir John Somers geçti insana kanatlanan yüreğiyle…