YARATICI YAZARLIK: Hasan Ali Toptaş Romanları Üzerine Damıtık Öne Sürüşler

Hasan Ali Toptaş Romanları Üzerine
Damıtık Öne Sürüşler
(18.01.2018 YAZISIDIR.)

M.Sadık Aslankara

Hasan Ali Toptaş’ın romanlarına, evrenleri, kahramanları, biçemleri, dili açısından bakıldığında neler söylenebilir?

Toptaş, beş romanında da genel anlamda birbiri üzerine kilitlenmiş, kapalı, gizilliğini, gizemci olmadan, ama gizemciliğe yakın bir başka gizillikle açımlamaya yönelen, dairesel ya da eliptik yayılımlı, ancak birbiriyle örtüşük, bütünlüklü evrenler kuruyor denebilir.

Roman evrenlerine yayılan kahramanlar da buna uygun yapılandırılıyor. Bu çerçevede hiçbir kahraman, düz bir çizgide, başlangıcı, gelişimi, bitimi belli serüvenlerin insanı değil. Evrenlerin de taşıyıcısı değil bu bağlamda. Çatışma içinde olmakla birlikte evrenlerin oyuncuları bu kahramanlar, ancak rol kişisi de değil hiçbiri, olsa olsa bu evrenlerde gezinen birer figüran olarak bakılabilir kendilerine, roman evrenlerinin ezilenleri yani.

Evrenle kahramanlar arasında uzam, zaman bağıtlanışı da aranmamalı Hasan Ali Toptaş romanlarında. Evren de kahramanlar da zamandan arınıktır, uzamlarlarsa birer kesişme düzlemi olarak yer tutar yalnızca. Roman kişileri, evrenle ilişkilenişinde bu uzamlara tutunmuş olur.

Kişilerin derin, sessiz birer isyancı olduğu, duyulmayan çığlıklar attığı görülmüyor değil, bu durum, içine geldikleri bu evrenle çatışmalarını vurgulamakla kalmıyor, kendi cehennemlerinde gezindiklerini ortaya koyuyor aynı zamanda.

Öyleyse Hasan Ali Toptaş romanlarında ele alınan temel sorunsalın varoluş sorunsalı olduğu söylenebilir pekâlâ. Pek ünlü özdeyişiyle insan bir kez bu evren içine geldikten sonra, artık kendi cehennemine odun taşıyan varlık konumundadır, kendini bu alınyazısından, çözümsüz bağlarla ilişkilendiği tragedik oluşumdan kurtaramaz.

Nitekim Toptaş için, roman kahramanları, hep tragedik bağlarla kuşatılmıştır roman evrenlerinde. Kahramanların hiçbiri kendini bundan kurtarma gücüne sahip değildir, bu nedenle eksiklidir, bu nedenle kahırla yaşamlarını tamamlar evrendeki dolantıları içinde.

Bu nedenle de kötümserdir Toptaş’ın roman kahramanları.

Bütün bunların, romancılığımıza ilk kez Hasan Ali Toptaş’la getirildiği düşünülmemeli. Daha öncelerde, özellikle 1950 kuşağı yazarlarının kimi metinleri, öyküleri, hatta kayda değer ciddilik yansıtan kimi roman örnekleri, bu yolun başlangıcında hiç de küçümsenemeyecek doruk olarak kabul edilebilir.

Toptaş’ın bunlardan farklı olarak ilk kez getirdiği, bana göre, bunu tüm topluma, özellikle kırsal alana, ötesinde köylülüğe yayan tutumu. Bu özgüllüğünden ötürü Hasan Ali Toptaş, yazınımızda özgün bir yazar kimliği taşıyor. Çok öncelerde söylediğim gibi romanımızda köylülüğü dönüştüren ilk yazar o. Varoluşçu yaklaşımla köylülüğün dönüştürüldüğü ilk romanların da verimleyicisi kuşkusuz.

Bu özgünlüğünün yanında, onun romanlarında göze çarpan dilsel, biçemsel, kurgusal yanlar üzerinde de birer ikişer satırla durayım istiyorum.

Toptaş’ın romanlarında kurguyu belirleyen temel, yukarıda niteliğini belirttiğim evrenle, yapısal karakterlerini  sıraladığım kahramanların ilişkileniş biçimlerinden kaynaklanıyor. Bu nedenle Toptaş, kurgu oyunları yapıyor görünmekle birlikte, aslında romanlarının evrenleriyle kahramanlarının gereksinirliklerine uygun kurgusal bütünlemeye girişiyor, o kadar.

Bana göre kurgudan çok üzerinde asıl durulması gereken yan dili, biçemi onun.

Çok basit, çok yalın, çok temiz bir dil örgüsüyle çok karmaşık, çok zengin, olağanüstü imgesel bir dil yaratısına varıyor çünkü. Romanlarındaki o ağır, kişilikli, tok duruşlu, vakur biçemi de dilde ortaya koyduğu, yaprak yaprak açılan büyülü, gizli güzellikle sağlıyor kanımca. Tıpkı çok eski, klasikleşmiş yazarların yaratı yaklaşımlarında olduğu gibi, dilsel anlatımın en yalın halinden yola çıkarak, bize bundan bir tansık çıkarabiliyor.

Hasan Ali Toptaş, bundan sonra hiç roman yazmasa bile yalnızca bu beş romanıyla bile, yazınımızda, özellikle roman alanında adından hep söz ettirecektir.

 

(Yukarıdaki yazının hangi tarihte nerede yayımlandığı yazarı tarafından kestirilememekle birlikte, Toptaş’ın ilk beş romanının dikkate alındığı anlaşılan yazı için, buna ekli aşağıdaki not olduğu gibi korunmuş, en azından yazıyla ilgili bir temel bilgi olarak buna iliştirilmesi gerektiği düşünülmüştür:

“Bu yazıdaki vargılarımı, yeni bir okumaya yönelmeden, ama daha önce Hasan Ali Toptaş romanları üzerine yayımladığım yazılarıma dayanarak sıraladığımı belirtmeyi ahlaksal görev sayıyorum. Meraklısı söz konusu yazılara da bakabilir elbette: 1. Milliyet Sanat, 7.9.1995, 2. Adam Sanat, Ekim, 2002, sayı 200, 3.Cumhuriyet Kitap, 31.01.2008.”)