YARATICI YAZARLIK: M.S.Aslankara; ‘“Sen de Kendi Hikâyenin Kahramanısın”…

“Sen de Kendi Hikâyenin Kahramanısın”…
M.Sadık Aslankara
(15.6.2017 YAZISIDIR.)

Yakın zamanda kurulmuş olmasına karşın büyük yayınevleri arasına girmeyi başaran hep kitap’ın başlattığı “Atölye” dizisi içinde yayımlanan iki kitap oldu: Ursula K.Le Guin’den Dümeni Yaratıcılığa Kırmak (Çev.: Damla Göl, 2017), Kendra Levin’den Sen de Kendi Hikâyenin Kahramanısın (Çev.: Begüm Kovulmaz, 2017).

Le Guin’den bir minik alıntı demetini “Öykü Çilingiri” başlığı altında bulacaksınız. Bu yazıda ise Kendra Levin’in andığım yapıtına yöneleceğim.

Kendra Levin, 2002’den bu yana yani on beş yıldır yayın dünyasında editör olarak çalışmayı sürdüren genç bir oyun yazarı. Bu birikimi üzerine yaptığı lisans öğretiminden kalkarak 2008’den bu yana, yaklaşık on yıldır gerek yazarlar gerekse öteki alanların farklı yaratıcıları için “yaşam koçluğu” yapıyor.

Yenilerde yayımlanan Sen de Kendi Hikâyenin Kahramanısın adlı yapıta bir alt başlık seçilmiş: Odaklan, Zaaflarını Yen ve İçindeki Yazarı Keşfet.

Levin, bu başlıklarla Joseph Campbell’ın Kahramanın Sonsuz Yolculuğu (1949) adlı başucu yapıtını doğrudan ilişkilendirip, neredeyse buna koşut örüntülüyor çalışmasını. Joseph Campbell, (1904-1987) alanın yetkelerinden, yapıtları Türkçeye de çevrilmiş bir imza. Bunlar arasında Kahramanın Sonsuz Yolculuğu (Çev.: Sabri Gürses, Kabalcı, 2010) , İmge’nin yayımladığı Tanrının Maskeleri başlıklı dizisi anımsanabilir.

Kendra Levin, kurduğu bağlantıya şu satırlarla giriyor:

“Karşılaştırmalı mitoloji uzmanı Joseph Campbell’ın 1949’da yayımlanan kitabı, (.) öykü anlatıcılığı yapısının, ilk yazılı efsanelerden en son filmlere dünya üzerinde pek çok öyküde binlerce yıldır nasıl kullanıldığını anlatıyor. (tabii anlattıklarının hâlâ geçerli olduğunu söylemek gerek, ne de olsa 1949’ların filmleri pek güncel filmler değil.) Bu tür öykülerde belli karakter tipleri veya ‘arketipler’ bulunuyor: Akıl hocası (kahramana öğüt veren bilge yaşlı), hilebaz (düzenbaz ve kurnaz karakter) ve gölge (kötülüğü temsil eder, kahramanın istediğinin tam aksi olsun diye uğraşır) bunlardan bazıları.”

“Campbell, bu arketipleri yaratırken belli bir davranış kalıbı, kişi veya fikir anlamına gelen ‘arketip’ terimini bulan Carl Jung’un çalışmalarından esinlendi -deneyimlerimizi kendimize filtreleyerek açıklamak için kullandığımız bir tür mercek gibi düşünebilirsiniz bunu.”

“Pek çok psikolog ve yazı öğretmeni, kahramanın yolculuğunu psikoterapik çalışma ve yazı yazma sanatı için bir araç olarak kullanmıştır. Ben de kahramanın yolculuğunu hayat koçu olduğum müşterilerimle çalışmalarıma dahil etmeye başladım. Birlikte çalıştığım yazarların işine yarayacağını tahmin ediyordum.” “Bu konuda haklı çıktım. (…) Kimileri yazma sürecinin ve hayatlarının zor dönemlerini uzun ve verimli bir yolculuğun geçici aşamaları olarak görüyordu.” “Kahramanın yolculuğu, bu yazarların en iyi eserlerinden bazılarını vermelerine yardım eden bir araca dönüştü; zamanlarını yeniden yapılandırarak düzenli yazmalarını sağlayan yöntemlere kavuşmalarını sağladı, bu sayede de daha mutlu ve başarılı insanlara dönüştüler.”

Kendra Levin, “belli bir proje üzerinde çalışan bir yazar olmanın yolculuğa çıkmış bir kahraman olmaya çok benzediğini” vurgularken, yazarların yaratıcı çalışmalarının “proje” olarak nitelenişi ister istemez “at gözlüğü” daraltmasına yaslanan bir kolaycılığı anımsatıyor. Oysa yaratıcı yazar, sanata, alanındaki uğraşına proje gözüyle bakmaz. Süreç kendisi için doğrudan içselleştirme, kozalayıp uçma olayı, bütün bunları karşılayan varoluş sorunsalıdır alabildiğine. Proje yazarlığı tecimseldir bir ölçüde, yaratıcı yazarlık ise sanatsaldır; ilkinde sanatsal başarı yerine bol satış da yetebilir verimleyici için, ama yaratıcı yazar, sanatta yetkinlik, özgünlük, başarı yakalamadıkça bol satış da elde etse bununla yetinmez.

Kitabının “bir şablon veya formül değil, bir sıçrama noktası” olduğunu  söyleyen Levin’in Joseph Campbell’dan kalkarak dile getirişini yabana atmadan “Yaratıcılık Labirenti”ne dönelim yeniden, yazıyı sürdürelim. Şu satırlar onun:

“Yazma sürecinde siz en çok neyle mücadele etmek zorunda kalıyorsunuz?” “Belki size zor gelen, yeni fikirler bulmak ve çalışmaya başlamak -veya işinizin bitip bitmediğini anlayamamak.” “Kim olursanız veya sanatınızda ne kadar deneyimli olursanız olun, yaratıcı süreç bir labirenti andırabilir.” “Fakat amaçlarınıza ulaşmanın en etkili yolu bu konuda bilinçli olmak.”

Katılmamak elde mi bu düşünceye?

Biz yazarın yine de Joseph Campbell’dan kalkarak işlediği “Yazarın Yolculuğu”na odaklanarak sonlandıralım yazıyı:

“Kahramanın yolculuğunun öykü yapısı giriş, gelişme ve sonuç bölümlerini içeriyor olsa da sonuçta yazarın yolculuğu asla bitmez ve her zaman doğrusal bir şekilde ilerlemez. (…) Kariyeriniz boyunca bu yolculuğun makro ölçülerde bir versiyonunu veya bir yazı seansı sırasında mikro versiyonunu yaşamış olabilirsiniz.”

“Campbell yolculuk hakkında, ‘ihtiyacımız olan şeyler ne kadar az!’ demişti. ‘Ancak onlar olmadan labirente girmek umutsuz bir maceraya atılmak demektir.’”

Yaratıcı yazarın yaşadığı yol çatı işte tam bu noktada karşısına çıkıyor!

 

(Yukarıdaki alıntılar, hep kitap yayınevince “Atölye” dizisinde yayımlanan Kendra Levin’in Sen de Kendi Hikâyenin Kahramanısın (Çev.: Begüm Kovulmaz, 2017) yapıtının “Giriş” bölümünden, hep kitap’ın hoşgörüsüne sığınılarak aktarılmıştır. Söz konusu kitapla aynı yayınevinin yine “Atölye” dizisinde, Ursula K.le Guin’den yayımladığı Dümeni Yaratıcılığa Kırmak (Çev.: Damla Göl, hep kitap, 2017) adlı yapıtını yakın zamanda Cumhuriyet Kitap’ta daha geniş olarak yazacağımı duyurayım bu arada. K.le Guin’in söz konusu yapıtından aktarılan kimi alıntılara ise “Öykü Çilingiri”nde yer verildiğini anımsatalım.)