Yılmaz Onay’La Tiyatronun Evrensel Sularında: Prometheus’Tan “Prometheia”Ya… (1)

YILMAZ ONAY’LA TİYATRONUN EVRENSEL SULARINDA: PROMETHEUS’TAN “PROMETHEİA”YA… (1)

M.Sadık Aslankara

Kadim dost Yılmaz Onay’ın Prometheia adlı oyununu (Bak.: Toplu Oyunları 2, Mitos-Boyut, 1994) okumamış değildim elbette. Demek ya unutmuşum ya da o sıra oyunun önemini yeterince algılayamamışım besbelli…

On yıl geçtikten sonra Cumhuriyet’teki o haberle (Bak.: 1.10.2005) kendime geldim desem yeridir. Haberd Prometheia’nın “Theaterwerk Nederland organizasyonuyla Hollanda’da çevrilip yayımlanmasının ardından 8 Ekim akşamı, tartışmacı ve denemeci oyunların şenliği olarak nitelenen ‘4 Daachse’ festivalinde sahneleneceği” belirtiliyordu çünkü.

Derken burun buruna gelmeyelim mi Yılmaz Onay’la, ben bir yandan çalışır bir yandan tatil yapar, o da Bodrum Gündoğan’daki mandalina bahçeli yaz evinde günlerini sürerken? Haberi okumamın üzerinden birkaç gün ancak geçiş… Onu görmekten ötürü nasıl da sevinçlere gömülüyorum. Ama o, yol hazırlığında.

Dönüşte görüşürüz diyoruz, diyoruz ya araya zaman giriyor, aylar geçiveriyor. Sonunda Tiyatro Tiyatro’nun mart sayısı için karar kılıyoruz söyleşiye. Bundan daha uygun zaman olur mu; hem Dünya Tiyatro Günü hem de Dünya Emekçi Kadınlar Gününü birlikte yaşamıyor muyuz martta?

 

Gel önce merakımızı giderelim… Katıldığın etkinliğin neyin nesi olduğu, festivalin özellikleri, bunlara değinelim mi ilkin?

“Theater 4 Daagse Festivali”, “Theaterwerk NL” kurumunun organize ettiği bir etkinlik. “Prometheia” adlı oyunum, 6-9 Ekim 2005 tarihleri arasında dört gün süren bu festivalde, kurumun kendi projesi olarak sunuldu, 8 Ekim’de. Türkler Türkçe, Hollandalılar da Hollandaca sundular iki farklı grupla. Metnin çevirisini de yapmışlar önceden, bunu internet sitesinden yayımlıyorlar: www.internetdionysia.com (tiyatro metinlerinin uluslararası platformu).

 

Prometheia oyununun festivale katılışı serüvenine, bununla ilgili sürece geçebiliriz artık…

Hollandalı grubun adı FURIE. Türk grup ise 3 K. Karaburun’da yerleşik bir topluluk bu: Karaburun Kavimler Kapısı. Önce Türkiye’de sunuyorlar, daha sonra da Hollanda’da. 3K, aylar önceden festival projesini üstleniyor, ardından oyun seçimine girişiyor. Pek çok oyun üzerinde durduktan sonra “Prometheia”yı uygun buluyorlar. Hollandalı kurum da projeyi kabul edip sorumluluklarını yerine getiriyor. Oyunu çevirtiyor, önceden internet sitesinde yayımlıyor, Hollandalı grubu buluyor, bütün bunları finanse ediyor, bu arada yazarıyla bağlantıya geçiyor. Elbet ilk ilişkiyi 3 K grubu sağladı benimle, onay aldılar. Ama proje gerçekleştirilirken kurum devreye girerek yazarla bağlantı kuruyor, Hollanda’ya davet edilmem böyle.

 

3 K grubu üzerinde duralım mı biraz?

Gonca Yalçıner, hem Hollanda’da tiyatroda hocalık yapıyor hem de 3 K’nin yönetmenlerinden biri. Gonca Yalçıner’in babası 3 K’nin müzik sorumlusu Şıhali Yalçıner. Grup, yaz boyunca Karaburun’da çalışıyor, çalışmasını kışın sunuyor. Şıhali, AST’tan beni tanıyormuş, yıllar sonra bu doğrultuda yeni bir ilişki başlıyor. Yazın davet ettiler beni, Karaburun’a gittim. Provalarını izledim, herhangi bir şey söylemedim, soruları olduğunda yanıtladım yalnızca. Hollandalı grubun da soruları oldu, bunları kurum yetkilileri aracılığıyla internet kanalıyla yanıtladım.

 

Prometheia adlı oyununun yaşadığı bu serüven ilginç…

“Prometheia” ile ITI’nin (Uluslararası Tiyatro Enstitüsü) Avrupa’da düzenlediği bir oyun yarışmasına katılmıştım. Bu yarışmada Türkiye’den seçilecek oyun Avrupa’da yarışmaya katılacak, Avrupa’da kazanan öteki oyunlarla birlikte sunulacaktı. O sıra ben böyle bir oyunun, Avrupa için çok uygun olacağını düşünmüştüm. Nitekim Hollanda’da bu düşüncemde yanılmadığımı gözledim.

 

Sergilenişe geçmeden önce oyunun içeriğine, söylemine değgin neler söylersin bize?

Kadın-erkek, Doğu-Batı sorunsalı açısından farklı bakışlar getiren bir çalışma “Prometheia”. Yunan Batıysa, saldırı da Batıdan geliyor. Troya Doğuysa, Anadolu’ysa eğer; o yıllar, o dönem için böyle bu, saldırı Batıdan Doğuya yapılıyor. Yerleşik, zengin, barışçıl ve kadın-erkek birlikte yaşayan, kadının toplumsal yaşayıştaki yeri çok daha zengin olan, Doğu oluyor o yıllar için. Kadını toplumsal yaşama katmayan, recmeden, kadını hesaba katmayansa Yunan yani Batı. Tersten gidersek Mezopotamya’dan gelen anatanrıça kültü bir yanda Dianizos, barış, yaşama zevki, eğlence, zenginlik. Buna, bu gelişmişliğe saldıran kült Zeus kültü, Batıdan gelen, bugünün tam tersi yani.

Gerçi Batı günümüzde ikiyüzlülük gösteriyor, kadınlara karşı ahlaksal açıdan doğrucu bir tutum içinde değil, her ne kadar kadın hakları konusunda ilerideymiş gibi görünüyorsa da. Oysa Anadolu’da dinsel baskıdan, şeriatın baskısından kadın çok kötü durumda görünüyor belki, ancak geleneksel Tanrıça kültünün bir ardılı olarak Anadolu’da bir yaygınlık içinde kadınların görece özgürlükleri de sürüyor. Örneğin Alevilerde, Alevi olmasalar bile kadının çok fazla baskı altında tutulduğu düşünülebilecek Anadolu’nun kimi yerlerinde…

“Prometheia”, Doğuyla Batıyı işe bu bağlamda tartışma gündemine getiren, enikonu bunu sorgulayan metin yoğunluklu bir oyun. Prometheus, demek ki Anadolu figürü, yani aslında Prometheia. Çünkü Zeus’a karşı direnmeye devam eden insan yanlısı – ya da düpedüz insanî – isyanın kahramanı olan Prometheus, Zeus’un oğlu filan olamaz; anatanrıçaların kültüne, insanına ve kadınına daha yakındır o. Dolayısıyla onların ülkesine de daha yakındır. Zaten efsanede getirilip Kafkas’ın kayasına zincirlenmesi de boşuna değildir. Annesinin Asia olması hiç boşuna değildir. Bundan dolayı ben, Prometheus’u, yani sözcük anlamı ile “önceden gören”in eril halini, dişil tasarlıyorum ve Promethea olarak savlıyorum; bunu da anatanrıça’ların simgesi olarak Asia’nın kendi kendini doğurması, diye düşünüyorum.

Oyun, görüldüğü gibi okuma metni olarak da ilginç açılımlar getirip okuru silkeliyor. Peki böylesi ilginç bir oyunun sahne düzlemine aktarılışı serüveni, seyirci izlenimleri üzerine ne düşünüyordu Yılmaz Onay, bunu da önümüzdeki aya bırakalım…