M.Sadık Aslankara Tiyatrocu Yaşamı

M.Sadık Aslankara, 1964’ten başlayarak, öğretmeni Murat Özmen’in özendirmesiyle bir yandan okulda sahne çalışmalarına katıldı öte yandan erken yaşta oyunlar, radyo oyunları, skeçler kaleme aldı.

Çocukluk, gençlik arkadaşı Volkan Beşek’le, öteki arkadaşlarıyla Denizli’de amatör bir topluluk da kurdu. Dört yıl aralıksız sürdürdüğü amatörlüğün ardından 1968’de Ankara’da Halk Oyuncuları Sahnesi’nde (HO) profesyonel oldu. 1969’da Vasıf Öngören, Halil Ergün, Erdoğan Akduman, Mustafa Alabora ile birlikte Ankara Birliği Sahnesi‘nin ilk kurucuları arasında yer aldı. Kısa sure içinde gruptan koptu.

Sonraları zaman zaman, farklı topluluklarda oyuncu, yönetici, dramaturg olarak göründü, kimi toplulukların kuruluşunda hazır bulundu. 1969-79 arasında Ankara, İstanbul kökenli kimi özel tiyatrolarda görevler üstlenirken çocuk tiyatrosu üzerine de çalıştı. Bu arada oyunlar yazdı, kimi zaman da kenarda durmayı yeğledi.

1982’de Volkan Beşek’le birlikte Denizli Tiyatrosu‘nu (DE-Tİ) kurdu. UNESCO’nun 1985’i, dünyada “gençlik yılı” ilan etmesiyle, giderlerini özel bir tiyatro topluluğu olarak DE-Tİ‘nin karşıladığı, bugün de yerel yönetimce “Uluslararası Amatör Tiyatrolar Festivali” olarak sürdürülen Türkiye’nin ilk “Amatör Tiyatrolar Şenliği”ni başlattı. 1986’da, ölümünün ellinci yılı anısına Güner Sümer’in Bozuk Düzen’i, 1987’de doğumunun 75. yılına armağan olarak Rıfat Ilgaz’ın Hababam Sınıfı Sınıfta Kaldı’sı için arka arkaya iki yıl ulusal boyutta Türkiye’nin ilk “Tiyatro Afişleri Yarışması”nı düzenledi, bunu söz konusu oyunları sergileyerek kutlamaya dönüştürdü.

Sanat Yönetmenliğini yaptığı Denizli Tiyatrosu, Kültür Bakanlığınca 1989’da ”Övgüye Değer Tiyatro” olarak ödüllendirildi. Ancak bir özel tiyatro topluluğu yöneticisinin kışkırtması sonucu gazeteci Ahmet Vardar’ın, doğrudan ad vererek Aslankara’ya saldırması üzerine, yazıyı ihbar kabul eden Kültür Bakanlığınca, “devlet yardımı” alması nedeniyle soruşturmaya uğrayan “tek” tiyatro da yine Denizli Tiyatrosu oldu. Hazırlanan düzeltme yazısı için yargıç kararı alındığı halde Denizli-İstanbul arasında yürütülen yasal işlemlere enerjileri yetmediğinden söz konusu yazı yayımlanamadı ama topluluk, Türkiye’nin belki de “müfettiş” tarafından aklanan “tek” özel tiyatrosu oldu.

Aslankara, yerel yönetimlerin, salonlarını kapatmasına karşı iki yıl direndi, ardından 1989’da DE-Tİ‘nin süreğeni niteliğindeki uzantısı olarak “düşünmek, denemek, demek” için, de tiyatrosu‘nu kurdu. Kuruluşunu gerçekleştirdiği de tiyatrosu ile etkinliklerini Ankara’ya taşıdı. Böylece DE-Tİ, Türk tiyatrosunda on yılı aşkın perde açan yüz kadar özel tiyatro topluluğu içinde yerini aldı. Bu arada yurtiçinde tüm Ege kentleriyle ilçelerinde turneler yaptı, çağrı üzerine Hollanda’nın kimi kentlerinde de Turan Özdemir’in Sevgiyi Büyütün Ellerinizde adlı çocuk oyununu sergiledi.

Anılan topluluklarda Aslankara, otuzu aşkın oyun yönetti ve bu oyunların bir bölümünde rol aldı. Aslankara’nın bugüne dek rol aldığı, dramaturgluğunu, yönetmen yardımcılığını ya da yönetmenliğini yaptığı oyunların bir bölümü şöyle: Komisyon (Çetin Altan, 1968), Asiye Nasıl Kurtulur? (Vasıf Öngören, 1969),  Kuvayı Milliye [Yorgun Savaşçı] (Kemal Tahir, 1972), Kara Düzen (Muzaffer İzgü, 1974),  Teneke (Yaşar Kemal, 1975), Yollar Yolcular (Aslankara, 1983), Duvarların Ötesi (Turgut Özakman, 1985), Bozuk Düzen (Güner Sümer, 1986), Sevgili Doktor (Anton Çehov-Neil Simon’dan çev: Sevgi Sanlı, 1986), Sular Aydınlanıyordu (Nezihe Meriç, 1987), Eski Fotoğraflar (Dinçer Sümer, 1987), Kahvede Şenlik Var (Sabahattin Kudret Aksal, 1988),  Bir Ben Vardır Bende Benden İçeri (Aslankara, 1989), Kırk Yaş Düşleri (Aslankara, 1990), Çürük Elma (Atila Alpöge, 1991), Cahit Sıtkı Otuz Beş Yaş (İzzet Polat Ararat, 1992) vb.

Ne var ki M.Sadık Aslankara’nın tiyatrodaki emekleri görece gözlerden uzak kaldı. Zaman zaman rejisiyle oyunculuğunu izleme fırsatı bulan kimi tiyatro bilimcileri ya da sanatçıları, aynı şekilde çeşitli alanların sanatçıları tarafından bu çalışmaları, “dikkat çekici” olarak değerlendirilen Aslankara, Ankara’da dört mevsim boyunca aralıksız sürdürdüğü çalışmaları sırasında ne yazık ki başarı gösteremedi. Ancak yine de yapmaya çalıştığı tiyatro kavrayışının yansımalarından enikonu örnekler sergileme fırsatı yakalayabildi.

1993’te, İzmir turnesi dönüşünde, sevgisizliği en üst boyutta yaşadığını düşündüğü bir dönemde, karşılaştığı anlayışsızlık nedeniyle Afyon’da araçtan inerek tiyatroya ara verme kararı aldı ve bu kararını duyurdu. (Bak.: Aslankara; “Perdeler Açılırken Siz Hiç Perde Kapadınız mı?”, Karşı, Aralık 1993, sayı 80) Başlangıçta yalnızca ara verdiğini düşünürken, sonrasında eylemli tiyatroya bir daha dönemedi. Ne ki alanla bağlarını hiçbir zaman koparmadı, gerek Tiyatro Tiyatro dergisinde gerekse öteki dergilerde tiyatro konusunda düşünce üretmeyi sürdürdü. Farklı üniversitelerde, kentlerde, topluluklarda atölye çalışmaları yaptı, söyleşilere katıldı. Bu alandaki birikimleriyle deneyimlerini kimi farklı projeleri ayağa kaldırmak üzere kullandı, bu doğrultuda farklı kurumlarla işbirliği yaparak kendileriyle çalıştı.

Kimi oyunları profesyonel ve amatör topluluklarca sergilenen Aslankara’nın, bir bölümü henüz gün yüzüne çıkmamış yirminin üzerinde oyunu bulunuyor.