Yayınevinin kitap arkası sunumu:
“Bethoven gittikçe yükselen gümgümlerle kapıyı vuruyor. Sonra bir salkım kınalı üzümün, üzerinde buğusu incecik kabuğuyla, taneleri arasından dolanıvermiş asma yaprağıyla öylece kayıvermesi etli, sulu, olgun taneleriyle sepetin kenarından. Yavaş çekim çiltim çiltim dağılışı, eli kolu başka yerde pelte halinde yere yapışıp titremesi, kalması öyle.”
Le’nin anlatıcısı, yalnız yaşayan bir sinema yazarı. Günlerini sessiz, içine kapanmış, insanlardan uzak geçiren ilkeli bir aydın. Ama yaşam bazen bacadan da girer: Yazılarından birinin yankısı büyük olur ve ülkenin en sıra dışı kadın oyuncusuyla tanışmak zorunda kalır. Hem de ne tanışma. Gül Erguvan, kısa adıyla Aysel, yazarın hayatının akışını değiştirecektir. M. Sadık Aslankara’nın yeni romanı Le, okurken yer yer gülümseten, yer yer hüzün yüklü bir çağdaş zaman öyküsü anlatıyor. Kadınlık durumu, kimlik, etnik köken-mezhep tartışmaları, halk-aydın ilişkisi…