ÖYKÜ ÇİLİNGİRİ; Nedim Gürsel’deki Oktay Akbal…

Aşağıdaki satırlar, Nedim Gürsel’in Bozkırdaki Yabancı (Doğan, genişletilmiş ikinci baskı, 2006) ile Çağdaş Yazın ve Kültür (Çağdaş Yayınlar, 1978) adlı kitaplarından alıntılanmıştır.

“Batı yazınlarıyla karşılaştırıldığında, günümüz Türk yazınının öykü türüne verdiği önem açıkça ortaya çıkar. Son yıllarda yapılan incelemeler… günümüz öykücülüğünü değerlendirirken nicelikten çok nitelik üzerinde duruyorlar. Alışılmış yöntemlerin, yalınkat bir gerçekçilik anlayışının dışına çıkabilen yazarları önemsiyorlar. Bu, öykücülüğümüz adına olduğu kadar, genel olarak yazınımız adına da umut verici, sevindirici bir gelişmedir.” (2006; 168)

“Oktay Akbal ise (doğ.1923) ilk öykü kitabı Önce Ekmekler Bozuldu’dan son yapıtlarına dek, Sait Faik anlayışından yola çıkarak, anılarla, çağrışımlarla yüklü bir duyarlığı sürdürür. Bireyin düşlerini, geçen zaman karşısında duyulan umarsızlığı, sevilerin geçiciliğini dile getirir. Onun yapıtlarında ‘ben’, yani birinci tekil kişi ağzından konuşan özne, ön plana geçer hep. Dış dünyayı onun bakış açısından izleriz. Ama Akbal’ın yapıtlarında dış gözlemler yerini iç gözlemlere, bireyin iç dünyasının sergilenmesine bırakır genellikle. Bu yönüyle bazı genç öykücüleri, 1960’tan sonra yazmaya başlayan kuşağı dolaylı bir biçimde etkilemiştir.” (2006; 165, 166)

“Oktay Akbal genellikle yaşadığını yazıyor. Bu nedenle öyküleri duyarlı ve içten. Kopmaz bağlar var Akbal’ın yaşantısıyla öyküleri arasında. Onun için ‘yazmayınca yaşanmamış gibi’dir her şey.” (1978; 96)

“Her yapıtta toplumsal bir olay arayan, toplumun belirli bir kesimindeki insanların yaşayışlarını çevreleriyle birlikte ‘gözlemler’le verenleri ‘büyük eser’e yöneldi sayan bazı eleştirmenler, Akbal’ı öyküden romana geçememekle suçladılar; küçük romanlarını da ‘taslak’ olarak nitelendirdiler. Oysa Akbal’ın öykülerindeki burukluk, geçmiş günlere duyulan özlemin anlatımındaki güzellik, biraz da yapılarından geliyor bence. Yalnızlık Bana Yasak’daki öykülerin hiçbirini, büyük bir romanın parçası olarak düşünmek bile istemem. Onların içimde bıraktıkları tortu, roman çerçevesinde silinir gider de ondan. Geçmişte kalan, ya da sisler içinde yaşayan Akbal’ın yitik kişilerinde kendimizden bir şeyler buluyoruz hep. Bu da Oktay Akbal’ı önemli bir öykü yazarı yapmaya yetiyor.” (1978; 97)

Öykü çilingirliğiyle de dikkati çeken yukarıdaki satırlar, Nedim Gürsel’in Bozkırdaki Yabancı (Doğan, genişletilmiş ikinci baskı, 2006) ile Çağdaş Yazın ve Kültür (Çağdaş Yayınlar, 1978) adlı kitaplarından, sanatçıyla yayınevlerinin hoşgörüsüne sığınılarak aktarıldı.