SAYFA YAZISI: M.S.Aslankara; Yeni Yılda İnternet Yazarlığına Yeniden Bakmak…

Yeni Yılda İnternet Yazarlığına Yeniden Bakmak…
M.Sadık Aslankara
(28.12.2017 YAZISIDIR.)

Edebiyatta, sanatta yılsonu değerlendirmeleri yapılırken yayınlar, verimler üzerine genel bakış anlamında toplu ele alış fırsatı çıkıyor önümüze.

Yirmi yıl önce, hadi düşürelim on yıl önce edebiyatımızda yılsonu değerlendirmelerinde kimlerin adı anılıyordu? O günlerde adı anılan şairler, yazarlar bugün neredeler, nasıl bir konumdalar? Süreğen ilgi görüyor da olabilir tabii, ama unutulup gitmiş de olabilirler pekâlâ.

Peki edebiyat, gel geç olarak ilgilenilen bir uğrak yeri midir yoksa bu alanda üretilmiş eserlerle bütün zamanlarda çok farklı kuşaklardan insanların yaşamına ışık düşüren, insanlığın hayatını zenginleştiren alanların başında mı gelir?

Sait Faik hâlâ okunan, aranan bir öykücü, şair olarak Orhan Veli, romancı olarak Reşat Nuri de öyle…

Ölümleri üzerinden en az yarım yüzyıl geçtiği halde bu şair, yazarların hâlâ aranıyor olmaları, kendileriyle uzak yakın herhangi ilgi kurulamayacak farklı insanlarca okunmaları, bu yazarlarla şairlere “klasik” gözüyle bakılması olanağını veriyor bize.

Bu doğrultuda adları anılabilecek pek çok şairimiz, yazarımız var Türkçede. Sevindirici bir durum kuşkusuz. Bu yazar, şairlerimizle gurur duyuyoruz. Bunlar bize, edebiyatımızın sağladığı güzellik, zenginlik aynı zamanda. Hangi yolla peki? Kitap, dergi yoluyla, yani kâğıtla.

Burada ciddi bir ayrım da giriyor hemen araya. Basılı kitabın yerini ekitap, dergilerin yerini önceleri fanzinler almışken şimdilerde bloglar geçiyor bunların yerine. Yani edebiyat, yavaş yavaş sanal dünyaya, sanal yayıncılığa taşınıyor âdeta.

İnternetin sağladığı olanakları düşünelim: blog, wattpad, whats’ap, facebook, twitter… Başka başka yazılımlar sonucu ortaya çıkan programlar aracılığıyla yürütülen yazarlık örnekleri…

Edebiyatın bu alanlara doğru yaygınlaşması belki şiire, öyküye, romana ilgiyi artırıyor, ama aynı zamanda bu tabana dayalı yapılan sanal yayınlar, edebiyatın niteliğinin düşmesine, zayıflamasına, en hafif deyişle sığlaşmasına yol açıyor.

Buna dönük somut bir örnek üzerinde durmakta yarar var.  7-15 Kasım 2015’te gerçekleştirilen 34.Uluslararası İstanbul Kitap Fuarında ilgiyi en çok yirmi yaşında bir yazar gördü.

Adını vermek istemediğim genç yazarımızın wattpad’de yazdıkları her ay bir milyonu aşkın kişi tarafından tıklanınca kitabı da hemen bir yayıncı buldu kendisine. Düşünün, her ay, bir milyondan fazla insan bu yazıları tıklıyor. Tıklayanlar okuyor mu, okuyorsa ne kadar, bilemem. Ama bu ilgi yazarın kendisini de şaşırtıyor olmalı ki, bunu kaldırıp kaldıramayacağını bilemediğini, psikolojik destek almayı düşündüğünü söylüyor bir gazeteye.

Elbette genç yazarlara destek vermeyi sürdüreceğiz, ama onları aynı zamanda has bir edebiyat yolculuğuna kışkırtmak için de olabildiğince etkilemeye çalışacağız.

Bir dönem görülen, yaşanan ilginin, hele böyle ilgi görmek için girişilen edebiyat-dışı tutumlarla davranışların hiçbir değer taşımadığını, sanatta asıl hedefin kalıcı estetik değere ulaşmak olduğunu söyleyeceğiz her fırsatta.

Ekitaba evet, internet yoluyla yapılacak edebiyata evet, ama aynı zamanda bunların edebi ölçütlerle yapılmasının önemini vurgulayacağız bıkıp usanmadan. Hayatımızı güzelliklere taşımak amacıyla. Daha güzel bir dünya kurulması için.

Bu yüzden diyorum ki internet okuryazarlığı, dostluğu kâğıt kalemi gölgede bırakmasın, binlerce yılın bu mucizesi bir tarafa atılmasın!

Kalem kâğıdın yaydığı ışık, güneşten sonra dünyanın gördüğü en büyük ışık çünkü.

Haydi gençler, internetin yanında biraz da kâğıt kalem!

Öyleyse yeni yılda kalem kâğıdınız bol olsun!

Yeni yılınız kutlu olsun…