ÖYKÜ ÇİLİNGİRİ: Sine Ergün’le Yazmak Silmek…

Sine Ergün, Cumhuriyet’ten (13.5.2017) Ezgi Atabilen’le yaptığı söyleşide şunları paylaşıyor okurla. Aşağıdaki satırlar yazarın bu söyleşisinden aktarıldı.

“Hep bir not defteri taşırım yanımda. Bir şeyler birikince ve masanın başına geçecek olgunluğa geçeceğimi hissedince yazmaya başlarım.  Öykü yazmaya başlamadan önce kafamın tamamen boşalması için iki, üç gün duvara bakmam gerek. O dönemde güne sözlük okuyarak başlarım. Sonra o sırada hangi kitapları okuyorsam birkaç sayfa onları okurum.” “Ardından masa başına geçer ve aldığım notlar üstüne çalışırım. Öyküyü bir sabah bir akşam saatlerinde okurum.” “Bittikten sonra çok güvendiğim dört kişiye yorum almak için gönderirim.”

“Aradığım bir biçem var. Ulaştım iddiasında değilim.” “Kısaca, arayışım kendi kendime ve sürüyor.” “Kendi kendime kalıp sürekli yazdığım dönemlerim de oluyor, ara ara, hayatın içindeyken yazdığım da. Ama çoklukla kendimi kapama gereksinimi duyuyorum. Sonra yazdıklarımı silmeye başlıyorum. Yazmanın çoğu silme aşamasından oluşuyor. Her öykünün ilk taslağı bitmiş halinden iki, üç katı uzun oluyor. Bir virgül bile çıkaramayacak hale gelene dek yalınlaştırmaya çalışıyorum.” “Duygunun öyküye sinmesinden hoşlanmıyorum. İyi örneklerini tabii ki yadsımadan söylüyorum bunu.” “Öykü gereksinmiyorsa tekrarlardan da kaçınırım.”

“’Ben’ kişisini çok kullansam da yazarı olabildiğince geri planda bırakmaya çalışıyorum.”

“Yazdıklarımla bir bütünlük sağlamaya çalışıyorum hayatta. Hayatım yazmaya araç. O yüzden gündelik hayat benim için çok zor.”

 

Yukarıdaki alıntılar, Sine Ergün’ün Cumhuriyet’in 13.5.2017 tarihli sayısında Ezgi Atabilen’le yaptığı söyleşisinden, Ergün’le Cumhuriyet’in, Atabilen’in hoşgörüsüne sığınılarak aktarılmıştır. Ergün’ün sözlerinin tamamına gazetenin ilgili sayısında ulaşılabilir.