ÖZGÜR SOYLU’YLA ÖYKÜNÜN AYNASI;
“EĞER TESADÜF DEĞİLSE”…
M.Sadık Aslankara
Özgür Soylu, biçemsel farklarla her birini ötekinden ayırmayı başardığı üçüncü öykü kitabıyla bir kez daha okur önüne çıktı: Eğer Tesadüf Değilse. (Poesis, 2020)
Yazar, on beş yıl önceki ilk öykü kitabı İyi Yolculuklar’da alaysamalı bir bakışla küçük insanların dünyasına yönelmiş, onları tam anlamıyla içeriden kavrayan bir kalemle işlemişti. Söz konusu alaysamanın, daha çok hüzünlü bir gülümsemeyle at başı işlendiğini söyleyebiliriz pekâlâ.
İkinci yapıtı, kısa öyküye göre bizde örneklerine daha az rastlanan uzun öykü türünden bir verimdi: Yazgı (2017). Alaysamaya sırt dönmemekle birlikte bunu görece geriye çekmiş görünüyordu Özgür kitabında, bu kez anlatısını daha çok dramatik aksa dayalı yaklaşımla yapılandırıyordu.
Üçüncü kitabı Eğer Tesadüf Değilse’yle yazar, ilk ikisine göre yine başkalık taşıyan bir yansıtım getirdi bana göre. Alaysamayı bırakmış değildi, tamam, ancak öykülemede yabancılaştırmayı hedef aldığı açıktı onun. Nitekim “humor” diyebileceğimiz “kurgusal” bir alaysamayla geldiği, öncekilerine oranla üstelik öykülemesini âdeta yenilemişçesine bunlarda belirgin olarak bir açık biçime dayandığı, bunu sürdürdüğü izlenimi bırakıyordu çünkü.
Rastlantılar yoluyla yaşanabilecek yabancılaştırmalar eşliğinde, açık biçimle yapılandırdığı bu öykülerinde, çizgiselliğe kayma tehlikesine karşı arasındaki mesafeyi sürekli gözetip, disiplinini yitirmemek için de çabalıyor yazar. Öte yandan öykü yazarlığı sorununu da işin içine katıp anlatısını grotesk uçlara taşımaya giriştiği gibisinden izlenim bırakıyor aynı zamanda.
Yalnızca altı öykünün yer aldığı kitaptan örneklemelerle sürdürelim hadi gelin yazıyı.
Herhangi öykünüzde evreni kurarken dikkatinizi uyanık tutarsınız değil mi, diyelim “bir mahalle lazım”, eğer “bu mahalle uygun”sa öyküye (53, 55), örtüşürse yani, anlatının gerçektenlik duygusu yükselecektir. Bunun için “her şeyi uzun uzun anlatm(ak)” (62) gerekmez tabii. Çünkü öykü, ”sözü dolaylandırmak” (27) anlamına gelmez hiçbir zaman.
Buradan sıçrayalım siyasal öyküye. Sahi, nasıl siyasallaşır öykü; “iki tane siyasi kelime ko(nulduğunda) yaz(ılanın) siyasal öykü olduğu” ya da olacağı düşünülebilir mi? (45) Buradaki ölçü, dikkat edilmesi gereken yan, “edebiyat ürünlerini(.) kişisel sorunların(.) çöz(ümü) için kullanma(mak)” olmalı. (41)
Ayrıca yapıtın adıyla ilgili de bir göndermeye değinelim: “[B]öyle tesadüfler yaşamda çok olsa da öyküye girince eleştirmenler tefe koy(ar).” (9)
Evet, görüldüğü gibi Özgür, Eğer Tesadüf Değilse’de yer alan öykülerinde bir “öykü aynası” gezindirerek de ilginç verim örnekleri sergiliyor.
Bir yazarın, kendini yenileyerek öykücülüğünü sürdürmesi kolay iş değil. Özgür Soylu, bunu başarıyor.