Özlem Çam Öyküsü Üzerine
M.Sadık Aslankara
Özlem Çam, öykü yerine dosya göndermiş bana. On beş öyküden oluşan bir dosya. Ama şöyle taraklayıp göz atınca, yer yer okuyunca, bunun hafife alınamayacak bir dosya olduğu sezilebiliyor hemence.
Kendi payıma bunlardan beşini okuyup okuduklarım içinden birini seçerek okurla paylaşmayı gerekli gördüm diyeyim: “Sevgilimin Sol Eli”.
Ne ki ilkin dosyanın, sonrasında da adını andığım öykünün bende bıraktığı izlenimlere değineyim istiyorum.
Özlem Çam, öykülemeyi bilen, öyküyü anlatan olmaktan kurtarıp eskinin hikâye anlayışına sırt dönerek yönünü öyküde anlamlandırmaya çevirmiş bir imza… “İmza” diyorum, çünkü dosyadaki öykülerin tümü de, Özlem Çam tarafından oluşturulmuş bir biçemi imliyor bize. Yani bunlar, kalem oynatmaya heves etmiş birinin, öykü yazma arzusu gösterdiği metinler değil kesinlikle.
Oysa ilk ağızda bakıldığında bir dizi olayı aktarıyor havası yansıtıyor yazar. Kısa eylem tümceleriyle üstelik. İç sesler yoğunlukta. Ancak gerek iç ses gerekse eylem aktarımları, hep munis bir alçakgönüllülükle bizi anlatılanın artalanına sürüklüyor. Böylece öyküde, yazarın asıl açmaya çalıştığı kapının önüne ya da eşiğine getirip bırakıyor. Böylelikle bir yüzleşme de ortaya çıkıyor enikonu.
“Sevgilimin Sol Eli” başlıklı öykü de bu kanımı destekleyen bir anlatı. Satırlar, evet bir şeyler söylüyor bize. Ama o iç acısı, o burukluk, burulma, acılarla yaşanan kavruluş, sonra pişme apaçık gösteriyor kendini. Bu çerçevede dosyayı da bütün halinde okuyup tamamlama arzusu duyduğumu söyleyeyim sonradan.
Alçakgönüllü bir kendini geliştiriş olmalı, belli. Demek henüz dosyalarını kitaplaştıramamış, ama her an kitaplaştırılabilecek pek çok dosya var öykücülüğümüz dünyasında dolaşımda olan… Nitekim Özlem’in dosyası da yeni bir harmanlamayla yoğrularak, bu arada kimileri çıkarılıp kalanlara yenileri eklenerek yayımlanabilir pekâlâ.
İlginç elbette. Özlem Çam’ı, verimleriyle izlemeyi sürdüreceğim bu nedenle. Evet Özlem, doğru yoldasınız diyeyim şimdilik…