ÖYKÜ KÜRSÜSÜ: M.S.Aslankara; Ruhşen Doğan Nar Öyküsü Üzerine

Ruhşen Doğan Nar Öyküsü Üzerine
M.Sadık Aslankara

Yeni yılı yeni bir öyküyle karşılamak amacıyla yeni öykü yayınını da bir hafta öne çektik, kendiliğinden ortaya çıkan bir gelişme olarak.

Bu kez “Öykü Kürsüsü”nde Ruhşen Doğan Nar’ı karşılıyoruz. Ruhşen, iki öyküyle katılıyor: “Fareler ve Köpekler”, “Tanker”.

Bu iki öykü örneği, yazarın öyküye yaklaşımını ele verirken aldığı yolu ya da öyküyü işleme yetisini de ortaya koyuyor. Bunlara bağlı kalırsak yazarın, anlatısını sıra dışı evrenler üzerinde kurma eğilimi sergilediği söylenebilir pekâlâ. Ancak kaleme aldığı öteki öyküleri görmeden söz söylemeye girişmek de doğru olmasa gerek.

Üstelik bunları “Tanker”deki çizgiselleştirme göz önüne alındığında gülmeceye kayabilen, “Fareler ve Köpekler” dikkate alındığında daha çok bir kara anlatı eğiliminin su yüzüne çıktığı gözlenen verimler bağlamında almak da olası.

Öyküyü, şaşırtıcı evrenler kurarak yapılandırmanın elbette bir sakıncası yok. Yeter ki herhangi şablon doğrultusunda yapılandırıldığı veya çizgisellik üzerinde kaydığı izlenimi bırakmasın anlatı. Bu açıdan bakıldığında, “Tanker”, bir ölçüde böylesi örnek gibi alınabilir belki, ama “Fareler ve Köpekler”, ona göre daha farklı, hatta bir kara anlatı örneği kanımca.

Bu doğrultuda öykü, okuru, ön yüzünde yansıttığı karmaşık ilişkiler ağının ardına taşıyıp derin bir toplumsal yapı keşmekeşini gözler önüne sermeyi başarıyor denebilir. Bir anda, üstelik çok farklı gerekçeyle hastane çalışanlarıyla toplum katmanlarının taraf hâlinde ilişkilenmek durumunda kalması aslında bu insanların yaşayadurduğu bireysel / toplumsal travmayı ortaya koyuyor anlatıda.

Ruhşen, anlatıda dinamizmi fitilleyen kısa eylem tümceleri, öykü kişileri arasında gerilimi ateşleyen konuşma örgüleri, bunları işleyen öyküleme diliyle okurun ilgisini ayakta tutmayı, giderek bunu yükseltmeyi enikonu başarıyor.

Bu yanıyla öyküyü kesinlikle bırakmaması düşünülebilecek bir imza, Ruhşen Doğan Nar.

Yeni öyküler de bekleyelim o halde genç yazardan. Sanırım okur da bunu bekleyecektir kendisinden. Elbette yeni, daha farklı açılımlarla, yönsemelerle birlikte…