ROMAN; Selim İleri; Ömürdeğer

Yeniden Başlamak
Selim İleri

M.Sadık Aslankara’nın Ömürdeğer’ini (Can Yayınları) okuyorum. Aslankara’nın Sığınak romanını çok sevmiştim. Aslankara ayrıca edebiyatımızın, hele öykümüzün gerçek bir ‘koruyucu’su. Yıllardan beri Cumhuriyet Kitap’ta, şimdinin hayhuyunda, öykü sanatımıza soluk aldırıyor, ruh üflüyor.

Ömürdeğer çok güzel bir roman. Bir ihtiyar yeldeğirmeni var, durmadan adı değişiyor. 1950 kuşağından kılıç artığı bir yazar var, Mutlu Varlık Tunçoku, işte o, o andaki ruh durumuna göre yeldeğirmeninin canına okuyor! Belki de Donkişot’un yeldeğirmeni kavgası.

Mutlu Varlık Tunçoku bazen bir “genç Selim”den söz açıyor. Önce üstüme almadım, derken benim Bu Yalan Tango’daki Fatma Asaf da işin içine girince, galiba bu benim dedim, altmış beşimde genç diye anılmak, saklamayacağım, pek hoşuma gitti.

Oysa yaşlı, çökkün Mutlu Varlık’ın hali tavrı, huysuzluğu, unutkanlıkları, geçmişte takılı kalışı, yazarlığında sönüp gidişi, sözümona sığındığı adada git git karabasanlara sürüklenmesi şimdiki Selim’in her şeyine daha yakın.

Sadık Aslankara bütün bu yaşlanış, çöküş, sönüp gidiş sürecini eşsiz bir anlatımla kaleme getirmiş. Ömürdeğer anlatımda, dilde, ruh çözümlemesinde görkemlere alıp götürüyor okuru. Ama hangi okuru? Öz edebiyatı bilen, seven, romancının bin bir emekle gerçekleştirdiği ‘gönderme’leri iyi kötü kavrayan okuru. Gitgide sayısı azalan, galiba yakın gelecekte yitip gidecek okuru.

Zaten Ömürdeğer de, yüz binler, iki yüz binler yarışında hepi topu bin adet basılmış. Yazınsal şölenlerin okuru herhalde bin kişi! Şöyle söylenebilir: Demek artık sadece bin kişinin yüreği sızlıyor…

 

(Radikal Kitap; 17 Eylül 2014)