SAYFA YAZISI M.S.Aslankara; ANKARA HACISI OLMAK..

ANKARA HACISI OLMAK…

M.Sadık Aslankara
(02.11.2023 YAZISIDIR.)

Ferhan Şensoy’un o cin zekâsından fışkıran “Hacı Komünist” deyişinden mülhem kalkıp benim de “Ankara Hacısı” dememden daha doğal ne olabilir artık, değil mi?

Evet, 28-29 Ekim’de, tam da o tarihi anın yıldönümünde, yüzyıllık bu serüvenin iştah kabartan kutlamasına katılmak için Ankara’ya gidip kalabalıklara karışmak gibisinden bir güzelliği kaçıracak değildim. Zaten çok çok önceden buna karar vermiş, ne olur olmaz diyerek biletlerimi bile almıştım.

Tam da bu kutlu günlerle örtüşecek bir tarihte o yazıyı yayımladı Özdemir İnce: “Ankara Özlemi” (Cumhuriyet, 22.10.2023)

Bu yazının sonunda şöyle diyordu şair:

“Ankara benim için bir hayat okulu oldu. Orada kazandığım dostlar, şairler, yazarlar, ressamlar, müzisyenler yetişmeme katkıda bulundular. Daha sonra 1970-1988 yılları arasında bir kez daha Ankara’da yaşadım. TRT Televizyonu’nda çalıştım. / Sağ ol Ankara, ellerinden öperim.”

İnceliklerle örülü, bilgeliğin değerbilirlikle örüntülendiği içten, coşkusu kendi magmasından taşan bir yazıydı.

Bu coşkunun benzerini, kendi payıma ben de yaşadığım, kendimi hep “Ankara Çevresi”nin çırağı olarak gördüğümden tuttum iki satırcık bir ileti gönderdim Özdemir İnce’ye:

“Çok değerli Özdemir İnce, / Nefis bir Ankara yazısı, gönül bağı olanlar adına teşekkür ediyorum. / Ben de bir ‘Ankara bireyi’ olarak ‘el öpmek’ üzere 100. yılı orada, Cumhuriyetin kültür başkentinde karşılayacağım. / Her zamanki saygıyla, sevgiyle.” (22.10.2023)

Özdemir İnce yanıtladı:

“Ankara’ya benden de selam, saygı ve aşk söyleyin. / Selamlar, / Özdemir.” (24.10.2023)

Vardım Ankara’ya.

2022’nin 10 Kasım tarihli “Bir Yazar Olarak Atatürk” başlıklı “Sayfa Yazısı”nda şu notu düşmüştüm: “Atatürk, cumhuriyetin ilk yazarı.”

Böyle bir yargıya varışımda gerekçelerim nelerdi, bunları da sıralamıştım elbette yazıda.

Değil mi ki yazardım, Cumhuriyetimizin başyazarını, Atatürk’ü ziyaret etmek bir yazar için görece de olsa “Hacılık” anlamı taşımayacak mıydı yani?

Evet, gittim, elini öptüm Ankara’nın, sonrasında Ankara Hacısı olarak döndüm masama, okuyup yazmalarıma.

Bunun ardından, tek satır bile fazla gelecektir artık yazıya, değil mi?

O halde nokta.