SAYFA YAZISI M.S.Aslankara; BASIMA HAZIR DOSYAYA YAYINCI ARAMAK…

BASIMA HAZIR DOSYAYA YAYINCI ARAMAK 

M.Sadık Aslankara
(16.12.2021 YAZISIDIR.) 

Yirmi yıl oluyor.  

Necati Tosuner, yayıncısıyla bağlarını koparmıştı, bir süredir ne yapacağını bilemeyen, ne yapması gerektiğine bir türlü karar veremeyen yazarların çilesine benzer sıkıntılı günlerden geçiyordu. Üstelik Necati ki, kendisi de nice yıllar yayıncılığın kahrını çekmiş bir yazardı, öyle ya, bundan sonra ne yapacaktı? 

Yazın çevrelerinin önde gelen adları da durumdan haberliydi, merak ediyorlardı, Necati, yayıncısıyla yollarını ayırdığına göre bundan böyle ne yapacaktı acaba? 

Sonunda bir perşembe, bütün o yazar, yayıncı takımı merakını giderdi bir biçimde. Cumhuriyet Kitap dergisinin ilk sayfalarında yer alan bir ilan herkesi şaşırttı belki ama merakını da gidermiş oldu. 

Necati Tosuner, bu ilanda öyküleri, romanları için yayıncı ve yayınevi aradığını duyuruyordu çünkü.  

Kendi payıma adı olan, bu açıdan adını pekiştirmiş, bu adın çevresinde saygı uyandırmış birinin böyle bir duyuruyla yayıncı aradığına ilk kez tanık oluyordum.  

Hoş, gerek bizde gerekse dünyada, henüz yolun başında veya başlangıç yıllarında dosyaları büyük yayınevlerince reddedilmiş, ama sonradan başka yayınevleri tarafından basıldığında kitapları büyük yankılar yaratmış, farklı kesimlerden hayran kitleleri toplamış pek çok yazar olduğunu biliyordum elbet,. Ama böylesi açık bir duyuruyla yayıncı arandığına, ne yalan söyleyeyim ilk kez tanık oluyordum yine de.  

Yalnız ben değil, pek çok yazar da şaşırmıştı kuşkusuz. Anımsıyorum, edebiyat mahfillerinde, ayaküzeri içki sohbetlerinde Necati’nin duyurusu üzerinde konuşulmuştu uzun süre, derken çok geçmedi, Neden Kitap’ta yayımlanmaya başladı Necati’nin kitapları arka arkaya. Böylelikle yaşananlar, edebiyat dünyamızın unutulmayan olayları arasına da yazılmış oldu.  

Necati, sonrasında, kimi yazarlar için, kendisinin öncülük yaptığı buna benzer bir yolu da açmış oldu diyebilirim gönül rahatlığıyla. Nitekim kimi genç yazar adaylarıyla adını henüz yaygın biçimde duyurmamış kimilerinin de bu yolla yayıncı aramaya giriştiği gözlenir oldu.  

İyi de, yayımlanmaya hazır şiir, öykü, roman, oyun vb. dosyası olan herhangi bir yazar, ha deyince kendisine yayıncı bulabilir mi peki? Bu tür duyurular yoluyla yayıncı bulabilir mi?  

Necati Tosuner örneğinde kimi yazarlar için bu arayış karşılık görebilir belki, ya ötekiler, yolun başındakiler, henüz hiçbir yerde ürünü yayımlanmamış yazar adayları arayışlarına karşılık bulabilir mi sizce? 

Onlar için bu tür çabalar bir sonuç verir mi? 

Öte yandan bu arayışa eşlik eden bir olgu daha göze çarpıyor; kimi duyurular yoluyla da basıma hazır dosyalara yönelik, editörlük ve basım dağıtım hizmetlerinin verildiği söylenip bunların yazarlarına çağrı yapılıyor ilanlarla, sosyal medya platformlarında bu tür çağrılar çığ gibi yayılıyor günden güne. Bunlar, açıktan tecimsel tutum sergiliyor zaten. Özetle herkes, ille yazdıkları yayımlansın istiyor.  

Yine bununla bağlantılı tecimsel yayınevleri kuruluyor, edisyon, editörlük hizmeti veren birimler oluşturuluyor. 

Bu arada, koşulları arasında ödül kazanan dosyaların yayımlanacağının duyurulduğu kimi yarışmalarla da karşılaşılmıyor değil. Buna göre ellerinde yayıma hazır dosyaları bulunan genç yazarlar ya da yazar adaylarının yarışma için hedef kitleler arasına alındığı sezilebiliyor.  

Nitekim genç yazarların, dosyalarını yayımlatma konusunda en çok umut bağladıkları olgulardan biri ödül kazanmak, bunu kimi söyleşilerde kendileri de böyle dile getiriyor zaten. Ne ki ülkemizde ödül almayan ya da herhangi ödülün seçici kurulunda yer almayan yazar neredeyse yok gibi. O zaman kurumsal nitelikte, bu yüzden de yazarın adından söz ettirecek bir ödül alması işe yarayabilir, böyle düşünmek olası. Ama bu tür yarışmalar daha çok yayımlanmış kitap koşulu getirebiliyor. Bu, dosyalarına yayınevi arayan yazarlar için yine bir düş kırıklığı anlamına geliyor kuşkusuz. 

O zaman hazır dosyası için yayınevi arayan yazar ne yapmalı?  

Kanımca, her ne olursa olsun alanda kararlılığını sürdüren, yazınsal verim konusunda liyakatini her fırsatta sergileyen bir genç yazar, yayına hazırladığı dosyası için er geç sonuca ulaşacaktır, bu konuda en küçük bir kuşku bile duymuyorum diyebilirim.  

Ancak şu da unutulmamalı. 

Genç yazarlar, örneğin yazın dergilerine, yayın sitelerine ürünlerini gönderip bunun yayımlanması için kısa bir süre bekliyor, olumlu yanıt alamayınca da düş kırıklığı yaşayıp umutsuzluğa kapılabiliyor, sonra da bunlardan kimileri alana dönük ilgisini, yazma tutkusunu da yitirebiliyor.  

Oysa gerçekte, yazmaya tutkuyla bağlı, ürünlerini kaleme alırken cansiperane çaba gösteren her genç yazar için en büyük tehlike bu; isteğinin törpülenmesi, alandan kopması, yaşadığı örselenmişlik duygusuyla geri çekilmesi bana göre.  

Çünkü siz, alanda kalmak için direndikçe, yazmayı sürdürdükçe bugün görmese de yarın ayırdınıza varacaklardır kuşkusuz. O zaman yayına hazır dosyalarınızı basmak için istekli yayıncılar da çıkacaktır karşınıza. 

O halde iş, alana gösterilen bağlılıkta, bu doğrultuda gösterilecek liyakatte, yazma tutkusunda.  

Bütün büyük yazarlar, böyle aştılar önlerindeki dağlar kadar büyük engelleri.  

Yoksa hiçbir yayıncı, elinde tuzluk, hıyara koşacak değil elbette.