SAYFA YAZISI: M.S.Aslankara; GÜLRİZ SURURİ

Gülriz Sururi;
Sanatsal İkondan Toplumsal Kanona…

M.Sadık Aslankara
(10.01.2019 YAZISIDIR.)

Gülriz Sururi’yi yitirdik.

Evet, ama aynı zamanda yeni bir “Efsane” kazandık onunla. Çünkü yeniden doğdu o. Çok az insanın başardığı bir yansıtımla ölümsüzleşti artık.

Hiç kimsenin, hiçbirimizin kuşkusu olmasın, adı Gülriz Sururi  olan sanatçıyla örtüşen bu efsane, toplumsal benimseyişin ortak diliyle Gülriz, bundan böyle de yaşamayı sürdürecek.

Gülriz bir sanatçıydı, herkesin bilip tanıyıp sevdiği yanıyla. Ama hayatla sanat olgusunu birleştirmiş bir bütünsel kişilikti. Çoğu insan, bireysel yaşamlarında sanatı, bir hayat ilkesi bağlamında öne çekebilir. Ne var ki hayatla sanatı bütünleşik değer olarak algılamanın herkes için aynı ayarda kavranacağı anlamına gelmez yine de bu.

İşte Gülriz, bunu başarmış ender sanatçılardandı bana göre. Bu iki olguyu, hayatla sanatı birleştirince, bunlara bir üçüncüsünü eklemişti; kadınlığını.

O halde Gülriz hayatla sanatı buluşturup bunu kendi bireysel yaşamının gerçekliği olarak özümseyip benimsemiş bir kadındı demek daha doğru, özetçe bağlamında. Doğrusu da bu herhalde.

Gülriz’in görünen ön yüzü, tiyatroydu, Toplum onu, yaygın biçimde, tiyatrodaki yüzüyle tanımıştı, doğru. O halde bir “sanatsal ikon”du.

Ama, bu kadarla sınırlamış değildi o, kendisini.

Elbette herkes, hepimiz biliyoruz, Gülriz oyuncuydu, Gülriz tiyatro kurucuydu, yönetmendi, şarkıcıydı, dansçıydı, daha neler neleriydi tiyatromuzun. Soy ağacının ona kazandırdığı bir “Sururi” ardılı olarak İstanbul’un da simgesiydi aynı zamanda.

İstanbul’dan söz ettiğimize göre onun örnek bir İstanbul hanımefendisi olduğunu, bu arada Türkçemizin sayıları gitgide azalan en güzel, en doygun seslerinden biri niteliği taşıdığını da belirtelim hemence.

Bunları aşan yanıyla yazardı, aktivistti, yanı sıra bütün bunları cinsel kimliğinin süzgecinden geçirip dişil varlığının kabında harmanlayıp taşıran bir insan-kadındı. Tüm dünya halklarıyla toplumları için öncü liderdi, hem de örnek.

Bu yüzden onurlu duruşu, teslim olmayan vakarıyla ülkemizin, dişil enerjisini göstermekten ve yaymaktan hiçbir zaman çekinmeyen örnek kadını, eylemli aydını oldu hep.

Yine bu yüzden “sanatsal ikon” olmayı aşarak “toplumsal kanon”a dönüştü Güldiz.

Ölür ölmez efsaneye dönüşüp yeniden hayata doğdu karışıp gittiği topraktan. Artık o, bu toprakların en renkli çiçekleri arasında.

Üzerine serilip dinlenebileceğimiz sonsuz genişlikte apaydın sığınak, koygun derinlikte gölgelenip dinlenebileceğimiz bir kutsal tanrıça…

Aşk olsun sana Gülriz.