SAYFA YAZISI M.S.Aslankara; YAZAR VE ENGELLİ KOŞUSU


YAZAR VE ENGELLİ KOŞUSU…

M.Sadık Aslankara
(11.3.2021 YAZISIDIR.)

Yazının başlığını, “Sanatçı ve Engelli Koşusu…” olarak almam gerekirdi, ne ki son dönemde bu konular çevresinde gezinen yazılarımı hep yazarlar üzerinden sürdürdüğüm için yine aynı başlığı kullanmam gerektiğini düşündüm. Ama siz, metin içinde geçen “yazar” sözcüğü yerine her seferinde “sanatçı” deyişini getirebilirsiniz pekâlâ.

Yazarın karşısında tek bir güç konuşlanıyor bugün, o da adına “sistem” diyeceğimiz, dediğimiz güç. Bu gücün, kapitalist ilişkiler ağına dayalı olarak yazar dışında yol aldığı, bütün bunları üstelik uluslararası ilişki boyutunda, hem de tek bir odaktan yönetiliyormuşçasına eşgüdüm içinde sürdürdüğü apaçık gözlenebiliyor.

Yazar, en büyük engeli öteki yazardan, yayınevinden, yayın kurumlarıyla kuruluşlarından, örgütlerden değil, “sistem”den sistemin kendisinden görüyor. Önceki yüzyılda yazarın yaşadığı engel, salt ekonomik sıkıntıydı belki; yazabilmek için kâğıt kalem; okuyup kendini geliştirebilmek için yayın; görgüsünü, deneyimlerini, yaşanmışlığını geliştirmek için de paraya gereksinim duyuyordu, o kadar.

Oysa son yüz yıldır, en azından İkinci Savaş sonrasından bu yana iyiden iyiye dal budak salıp yayılan, yazarın, kendi başına artık asla baş edemeyeceği bir ağ var karşısında: sistem.

Sistemle görece de olsa uylaşıma girilmeden bu alanda yol alabilmenin hemen hemen olanaksızlığı görülmüyor olamaz. Gerçekten bu, farklı hiçbir anlama kayılmasına gerek kalmaksızın herkesin görebileceği netlikte önümüzde duruyor.

Kaldı ki bu durum, yalnız edebiyatın, yazarlığın sorunsalı olarak da düşünülmemeli. Artık tüm sanat alanlarıyla dallarının, türlerinin sisteme bağımlı hale getirildiği, sanat yapıtı yaratma olgusunun bir özgün üretim zinciri olarak kabul edilip bu şekilde alındığı biliniyor.

Yuvarlamayla son altmış-yetmiş yıldan bu yanaysa sistem, bilişim sektörü temelinde sanal âlemi de yanına alıp dünyanın her yerinde her yazarı ahtapot kollarıyla sarıp kuşattı, çevreledi diyebiliriz. Artık yapay zekâ olgusu da işin içine girdiğine göre, yazarın, öteki alanlardaki sanatçıların işi gitgide zorlaşıyor, hatta olanaksız hale geliyor.

Özetle denebilir ki sistem ve teknoloji iç içe geçmiş, özetle sistem ağı ve bilişim sektörü ağı bütünleşip, teknolojik üstünlüğe dayalı hegemonik baskıyla bütün dünyaya, insanlığa karşı âdeta bir darbe yapmış bulunuyor.

Bu farklı yapılanma karşısında gerek yazar, gerekse öteki alanların sanatçıları artık sürekli bir engelli koşu parkurundaymışçasına bu koşullara kendisini uyduracak demektir.

Şair, yazar Ergin Yıldızoğlu, Cumhuriyet’te bu sorunsala özgülediği yazılarında, bunlara da eğiliyor. Sistem, yapay zekâyı da koluna takarak ağını daha kökten, derin ölçekte yerleştirmenin hesabıyla bir modern köleci çağın gerekleri yönünde dünyayı yeniden yapılandırmanın adımlarını atıyor. Günümüz distopya metinlerinin temelinde yine bu teknolojik dönüşümün doğrudan payı görülebilir.

Şu satırları Ergin Yıldızoğlu’dan aktarıyorum:

“ABD’de Joe Biden imzasıyla yayımlanan ‘Ulusal Güvenlik Stratejisi Ara Dönem Rehberi’ başlıklı, 24 sayfalık belge ve Yapay Zekâ Üzerine Ulusal Komisyon’un 756 sayfalık” “ayrıntılı raporu, ‘yapay zekâ’ kavramını ve uygulama alanlarını, tanımlayarak başlıyor; savunma alanında yapüy zakânın önemini ‘En yetenekli ve gelişmiş insan kullanıcı, saniyede binlerce işlem manevra yapabilen, potansiyel olarak süpersonik hızla hareket eden ve birçok alanda Al tarafından yönetilen çok sayıda makineye karşı savunamaz. İnsanlar her yerde, aynı anda var olamazlar ancak ‘yazılımlar’ olabilir’ sözleriyle vurguluyor.” (Cumhuriyet, 8.3.2021)

Bu keskin yaklaşımlı rapor, Joe Biden imzasını taşıyor.

İnsan varlığın, yapay zekâ (Al) karşısında gösterdiği afallamışlık, söz konusu raporda net biçimde yansıtılıyor.

Böylesi bir karmaşa ortamında yazar, öteki alanların sanatçıları ne yapabilir. Her geçen gün yol çetrefilleşiyor sanatçı için.

Rasyonel bir yol var mı peki bu sanatçıların önünde?

Yapay zekâ karşısında yazarın gücü ne ve ne yapabilir? Yazar bir çıkmaz sokakta mı, engelli koşuda mı?

Haftaya, buradan sürdüreceğim konuyu.