YARATICI YAZARLIK: Kâmuran Şipal; ‘Dua Çiçeği’

DUA ÇİÇEĞİ

Kâmuran Şipal
(12.7.2018 Yazısıdır)

Aşağıdaki satırlar, Kâmuran Şipal’in Dua Çiçeği (YKY, 2018) adlı romanından alıntılanmıştır.

 

“Anımsadığı kadarıyla Havva ablası evde annesine yardım eden güler yüzlü, kıpır kıpır, şen bir kızdı. Görülecek işleri bir çırpıda yapıp çıkarır, sonra yatıp kalktığı sandık odasına çekilip kitap okurdu. Bazen onu da yanına alır, daha doğrusu kendisi Havva ablasının peşini bırakmazdı. Havva ablasını çok küçüklüğünden beri biliyordu. Sanki bu dünyaya Havva ablasıyla birlikte açmıştı gözlerini.”

“Ne zaman başlamıştı Havva ablasız çocukluk yılları, kuru, renksiz. Kulaklarında onun hâlâ zaman zaman yankılanan gülüşlerinden yoksun. Havva ablası durup durup gülmeye başlar, neye güldüğü belli olmazdı. Kimi vakit küçük sandık odasında yatağa uzanmış, kitap okurken birden gülerdi. Bazen durur, elini kitaba uzatmışken yeniden başlardı gülmeye. El ele tutuşmuş, yolda giderlerken gözüne bir şey ilişir güler, ama neye güldüğünü söylemez, belki kendisi de bilmezdi. Havva ablası, ona bir kitaptan masallar okurken güldü de okumasına ara verdi mi, kızar, ağlamaklı bir sesle, ‘Gülme, oku Havva abla, gülme, oku!’ derdi. Gülmesi uzadı da Havva ablası masalın en heyecanlı yerinde, ‘Bugünlük yeter, yarın yine okuruz’ dedi mi, ‘Ben bugün okumanı istiyorum Havva abla, ben bugün okumanı istiyorum!’ diye tutturur, isteği yerine getirilmedi mi yumruklarıyla Havva ablasına vurmaya başlardı. Havva ablası da bunu bekliyormuş gibi yumruklarını tutup bırakmaz, ‘Ayıp, ayıp! Terbiyeli çocuklar böyle yapmaz’ derdi. Bu söz ağırına gider, ağlamaya başlar, Havva ablası da, ‘Şaka, şaka! Ben şaka yaptım sadece. Hemen de ağlıyorsun’ der, onu tutup göğsüne bastırır, sevip okşar, durup durup öper, bir zaman sıcacık göğsünden ayırmaz, o da bunu istemez, kaldığı yerden masalı anlatmaya başlayan Havva ablasının zaman zaman alçalıp yükselen, yatıştırıp avutan buğulu ve ılık sesini adeta titrek bir tül ardından işitir, Havva ablası hiç susmasın, hep böyle konuşsun, kendisine hep böyle masal okusun isterdi. Masalları ezberlemişti artık. Havva ablası bir yerini atlayacak oldu mu uyarırdı hemen. Havva ablası bir masalı istediği kadar uzatıp kısaltabilirdi. O, hep uzatsın anlattığı masalı, Havva ablasının göğsünde hep öyle, bitmeyecek bir zaman hep öyle kalsın isterdi. Bazen Havva ablası, bir masalı okumayı bırakıp, kendisi aklından anlatmaya koyulur, masal uzar, uzar, o da uzasın isterdi. Masal biter, masallar biter, derken ayrılık zamanı gelip çatardı. Kendisini Havva ablasının göğsünden koparıp almakta zorlanır, adeta onun bu çabasını ödüllendirmek için Havva ablasının kendisini öpmesini beklerdi. Havva ablası da aralarındaki sözsüz bir anlaşmaya uyar gibi onu öper, sonra biraz durup tekrar öperdi.

Havva ablası ne zaman aklına gelse, çocukken göğsünde yaşadığı o sıcaklığı duyumsamamak elde değildi.”

 

(ss.12, 13, 14)

 

Okuma edimini de içine alan anlatı sanatına yönelik “Yaratıcı Yazarlık” bağlamında değerlendirilebilecek yukarıdaki satırlar, Kâmuran Şipal’in Dua Çiçeği (YKY, 2018) adlı yapıtından alıntılanmış; yazarın ve Yapı Kredi Yayınlarının hoşgörüsüne sığınılarak aktarılmıştır.