KONUK SAYFA YAZISI; Ülkü Tamer; Genç Yazarlara

Genç Yazarlara

Ülkü Tamer

(Aşağıdaki metin, Ülkü Tamer’in, Cumhuriyet gazetesinin 01 Eylül 2012 tarihli sayısında yayımlanan “Selam Olsun” başlığı altındaki köşesinden alınıp aktarılmıştır.)

“Genç bir yazarla karşılaşmak bana büyük mutluluk veren olaylardan biri olmuştur hep. Çekeceği çileleri bilmeyen (yazarlığı sürdürürse elbet), dünyayı değiştirmeye kendi yazdıklarıyla katkı sağlayacağını düşünen, yüreğindeki o saf coşkuyu gümbür gümbür dışavuran bir gençle çene çalmak gerçekten mutluluk veren bir olay…

Yayıncılık dönemimde o mutluluğu az yaşamadım. Şimdi de yaşıyorum zaman zaman. Elime şiirler, öyküler tutuşturuluyor, düşüncelerim, görüşlerim, eleştirilerim isteniyor.

Soruluyor:

‘Ne öğüt verirsiniz?’

Öğüt vermekten hep kaçınmışımdır. Eleştirilerimi, önerilerimi hep iletiyorum.

Ama öğüt yok.

Dilerseniz, genç yazarlara önerilerimi burada da özetleyeyim.

xxx

Önce Nicanor Parra’nın bir şiirini aktarayım:

GENÇ ŞAİRLER

Nasıl isterseniz öyle yazın

Nasıl anlatırsanız anlatın

Öyle çok kan aktı ki köprülerin altından

İnanmak yerinde değil

Tek yolun doğru yol olduğuna.

Şiirde her şeye izin var.

Ama unutmayın temel koşulu:

Bir şeylerle dolmalı boş sayfalar.

xxx

Parra’ya katılıyorum. Benim de ilk önerim bu olacak. Yazacaksınız. Boş sayfaları dolduracaksınız. ABD’li romancı Thomas Wolfe sokak duvarlarına bile kömürle yazarmış. Yazın. Sonradan çöpe atacağınızı bilseniz bile. ‘Boşa yazmak’ bile size öyle şeyler kazandırır ki…

xxx

Etkilenmekten korkmayın. O etkiler kişiliğinizi bulma yolunda yardımcı olacaktır size. Kim ilk adımlarını etkilenmeden atmış ki! Etkilenmeler ufkunuzu açar, görüş alanınızı genişletir. Kendi sesinizi, yazarlık kimliğinizi bulmanıza bile katkılar sağlar.”

xxx

Öğütlere değil, eleştirilere kulak verin. Yapılan eleştirileri benimsemiyorsanız hiç önemsemeyin, fırlatın gitsin. Ama yazdıklarınızı sıcağı sıcağına değil, bir süre sonra gözden geçirin. Kendi kendinizi eleştirme alışkanlığı edinin.

xxx

‘Elimden tutan yok ki’ gibi bahanelere sığınmayın. ‘Elinden tutularak’ kim yazar yapılmış ki! Melih Cevdet’in elinden tutan mı oldu? Yaşar Kemal kapıları kendisine sunulan altın anahtarla mı açtı? Orhan Kemal’e ‘Gel seni yazar yapayım’ diyen mi çıktı? Başta söylediğim ‘çekilecek çileleri’ göze almıyorsanız hemen bırakın yazmayı. ‘Yazdıklarımı yayımlamıyorlar’ bahanesine ise hiç sığınmayın.

xxx

Yazmayı düşündüğünüz ya da yazmakta olduğunuz şeyler üstüne konuşmaktan kaçının. Onları sözle atarsınız içinizden. Yazıyla, daha önceden harcamadan, atmaya çalışın.

xxx

Başka ne diyeyim… Söylemiştim, öğüt vermekten kaçınırım. Sözü uzatmak, gereksiz ayrıntılarla süslemek, uzun uzun nutuk atmak bana göre değil.

Bu satırları alçakgönüllü öneriler olarak düşünün sadece.”

 

(Yukarıdaki metin, Ülkü Tamer’in, Cumhuriyet gazetesinin 01 Eylül 2012 tarihli sayısında yayımlanan “Selam Olsun” başlığı altındaki köşesinden alınmış, Ülkü Tamer varisleriyle gazetenin hoşgörüsüne sığınılarak aktarılmıştır.)