ÖYKÜ KÜRSÜSÜ; M.S.Aslankara; Ulaş Vural Öyküsü Üzerine

ULAŞ VURAL ÖYKÜSÜ ÜZERİNE

M.Sadık Aslankara

Ulaş Vural, çok genç bir öykücü. İki öyküsünü okudum: “Birinci Günün Gözkapağı” ve “Kuzgun’un Ötesinde”.

İki öyküsünde de dikkati çeken izleksel, biçemsel tutum özdeşliği gözleniyor diyebilirim. Yazarın bu yaklaşımından kalkarak, bunlardan ikincisini seçtim diyeyim, zaten siz de okuyorsunuz bunu yan sayfada: “Kuzgun’un Ötesinde”.

Öyküye nirengi bağlamında aldığı olay, ister kurmaca ister olgusal tabanlı olsun, bunları sarmal halde birbirine tutturup öyküdeki dinamik akışı geliştirme gereci olarak alabildiğine dengeli bir halde kullanabiliyor. Bunu, anlatı aksının debisini yoğunlaştırmak, bütün öyküyü bu aksın dinamiğine bağlamak amacıyla doğrusu ya, çok da iyi birbirine girdiriyor Ulaş. Adını andığım ilk öyküde bu, şiirdeki dizelerin yerleştirimi, imgenin açılımıyla, “Kuzgun’un Ötesinde” öyküsünde de şarkı sözlerinden yayılan anlam katmanlarıyla ama sonuçta her ikisini de kuşatan büyüyle kuruluyor.

Bir yanı bu, öte yanı öyküde her adımın bir sonrakiyle ilmeklenişinde birbirine sımsıkı kenetlenen öyküsel yoğunluk. Bu durum psikolojik atmosferi bütünlerken, örtük bir polisiye gerilim de sızdırılmış oluyor öyküye kendiliğinden. Kuşkusuz bütün bunlar apayrı bir bütünleşmenin fitilini tutuşturuyor denebilir. Okur, bu yolla çevrimsel bir akıntıyla öykünün iç derinliklerine doğru çekilebiliyor. Ulaş’ın bir başarısı da bu zaten.

Yukarıdan bu yana değindiğim söz konusu bütünleşmede, birbirinden doğan ya da çıkan-açılan halkaları kullanıyor yazar. Açılıp kapanmalardan yararlanıyor aynı zamanda.

Bu yolda, kimi noktalarda öyküyü karartmayı, daha doğrusu öyküsünde belli noktaları karartıp, kimi yerlere çakaralmaz ölgün ışıklar serpip âdeta farklı bir atmosfer filmi çekiyormuşçasına etkiye de yol açıyor, klasik siyah beyaz film havasında.

Kaldı ki Ulaş, kendi sorunlarıyla boğuşan anlatıcısını, peşine taktığı iç anlatıcı konumundaki şarkıcının yansıttığı çöküntüyü birbirine kararak halkalar halinde ağır bir hava oluşturmayı, bunu dramatik bükümlendirmeyle buluşturup öyküsel etkiyi artırmayı da enikonu başarıyor.

Öykü bu anlamda gerek anlatıcı öğrenciyi gerekse onun iç anlatı halkasında yararlandığı şarkıcıyı, daha doğrusu onun aracılık yaptığı şarkı sözlerini bir gizem havasında bütünleyip okuru bu gizeme çekmeyi de başarıyor.

Evet Ulaş, öyküye, tam yol ileri!