SAYFA YAZISI M.S.Aslankara; CUMHURİYETİ, YAZARLARIYLA KUTLAMAK …

CUMHURİYETİ, YAZARLARIYLA KUTLAMAK

M.Sadık Aslankara
(08.06.2023 YAZISIDIR.)

İşte geldik, gidiyoruz, daha n’olacak…

Geçende kitaplığımdaki bir dosyaya ilişti elim, çektim.

Çok değil yirmi yıl önce Dünya Kitap’ın, kimi edebiyat adamını, farklı yaklaşımlar eşliğinde yazınımızın gündemine taşıma çabasıyla hazırladığı diziden bir tanıtım; Erhan Bener (1929-2007) dosyası. Yazar, öykü-roman dağarının yer aldığı koleksiyonla “Erhan Bener 75 Yaşında” sunumu odağında tanıtılıyor.

Erhan Bener fotoğraflarının, yapıtlarıyla ilgili broşürlerin vb. yer aldığı, özenle hazırlanmış bir dosya.

Rahatsız olduğu dönemdi demek ki yazarımızın. Kısa bir süre sonra da yitirmişiz onu. Ölümü üzerinden bile on beş yıl geçmiş, baksanıza.

Bir tuhaf oldum. Öyle ya ben de yetmiş beşindeyim artık, Erhan Bener’le yaşdaş oluverdim bu kısa sürede, derken ben de bırakıp gideceğim.

Bir yandan gidenlerin ağırlığı çöküyor omzuna insanın bir yandan gitgide hızlanan bir erozyonla, bir topak şeker benzeri eriyerek cumhuriyetin yüzüncü yılına ulaşıyor olmanın dayanılmaz burukluğu.

Bu düşünceden hareketle “Kitaplar Adası” yazılarımı, cumhuriyetin yüzyıl önceki aşamasında ya da sonraki yıllarda sürdürmüş yazarları, onların yapıtlarını alarak sürdüreyim, dedim, önümüzdeki haftalarda. Kimilerine bugüne dek hiç değinemediğim yazarların yaşamları, yapıtları aracılığıyla yuvarlama yüzyıl öncesine gidilip okurla birlikte cumhuriyetimizin o günlerinden kimi izdüşümleri yakalaya çalışabiliriz hatta, diye düşündüm kendi payıma.

Öyle ya, Osmanlı’da doğup ölen yazarlarımız yanında Osmanlı’da dünyaya gelip ilk verimlerini sonraki evrede sunan, yaşamını cumhuriyette sürdürüp hayattan ayrılanlar da var ayrıca.

Roman ağırlıklı olarak mayısta Memduh Şevket Esendal’la başladım bu uygulamaya, Abdülhak Şinasi Hisar’la devam ettim. Önümüzdeki haftalarda yine roman türünde olmak üzere İlhan Tarus, Samim Kocagöz, Sadri Ertem, Necati Cumalı, Melih Cevdet Anday, Oktay Rifat, Tarık Buğra, Kemal Tahir, Ayhan Bozfırat, Halikarnas Balıkçısı, Sabahattin Ali, Suat Derviş, Nâzım Hikmet başta, özellikle şimdiye dek kendilerine yer açamadığım ya da ancak roman dışındaki verimlerine değinebildiğim yazarları alayım istiyorum bu kez.

Biz cumhuriyetle içlidışlı bu yazarlar grubunun romanlarından, doğrusu ya çok şeyler öğrendik, öğreniyoruz hâlâ. Üstelik bu dönemlerde yazar olarak ortaya çıkanlar, bir yandan yoğun emekli çaba sergilediler öte yandan cumhuriyet karşısında büyük sorumluluk bilinci gösterdiler. Özetle cumhuriyet, onlarındı, âdeta onlar kurmuştu ama sıkıntısını da nedeyse en çok kendileri çekti. Hani derler ya, devrimler kendi çocuklarını yer, biraz öyle oldu sanki.

Dillendirdiğim bu hedefi ne ölçüde gerçekleştirebilirim, bilmiyorum.

Yine de bu amaçla, yılsonuna dek cumhuriyetimizin yüzüncü yılına dönük öngördüğüm yazı programına uymak, bunu disiplinle sürdürmek kararındayım. Ne kaldı zaten önümüzde, iki haftalık süremlerle yazdığıma göre hepi topu on-on beş yazı, ancak bu kadar.

Bakalım bu tasarım, nerelere doğru atar beni, yazıların yayın akışı sürerken göreceğim tabii sonucu.

Ama kararlıyım, cumhuriyetimizi, buna bir biçimde emek vermiş ya da bu emeğe katılmış, bununla paydaş yazarlar aracılığıyla kutlayacağım, umarım altından kalkarım bu güç işin.