SAYFA YAZISI M.S.Aslankara; YAZAR SAYIMIZ KAÇ;

YAZAR SAYIMIZ KAÇ?

M.Sadık Aslankara
(14.01.2021 YAZISIDIR.)

Edebiyat alanıyla sınırlı kalmak üzere yazar sayımız kaç?

Kendilerini böyle bir sorunun öznesi konumunda algılayıp buna yanıt verme zorunluluğu duyanlar arasında en başta ansiklopediler, sözlükler geliyor olmalı. Çok emekli yapıtlar bunlar, biliyoruz. Bu tür başvuru kaynakları, yazar sayısını topluca göstermese bile madde başlığı olarak alınıp işlenen ne kadar şair, öykü, roman, oyun yazarı ya da denemeci, eleştirmen vb. yazar varsa, bunların toplamı da bizi somut sonuca ulaştıracaktır kuşkusuz.

Bu yaklaşım, soruya, görece de olsa bir biçimde yanıt vermeye çalışan yapı temsiliyetiyle yanıtı işlemeye girişecek üçüncü kişiler arasında ortaya çıkması olası öngörülebilir kimi pürüzleri giderebilir mi peki? Sözgelimi verilen yazar sayısını kabul etmeyen, çok daha basit bir örnekten kalkarak söyleyecek olursam, diyelim kitapları, ödülleri bulunan bir yazar, kendisinin madde başlığı yapılmamış, sonuçta toplam yazar sayısı arasına katılmamış olduğunu gördüğünde yönelteceği itirazlar karşısında ansiklopedi ya da sözlük madde yazıcısı ne diyecektir?

Bir yazarın, edebiyata özgülenmiş herhangi ansiklopediye, sözlüğe, ilgili kaynakçaya madde başlığı olarak alınmayışı, kişinin yazar sayılmadığı anlamına gelecek ve bunun kabul edilmesi beklenecekse herhangi yazarın bunu kolayca kabullenebileceği düşünülmemeli derim. Böyle bir durumda gerek madde yazıcılarının gerekse üçüncü kişilerin söz konusu kişiyi “yazardan saymamak” gibi bir haklarının bulunup bulunmadığı sorgulanacaktır çünkü ilk ağızda.

Buradan kalkarak, herhangi birinin yazar sayılıp madde başlığı halinde işlenebilmesi için genel kabul görmesi gerektiği sonucu çıkarılabilir kolayca. Peki nedir yazarın genel kabul görmesi, bu kavrayışla kabul edilmesi onaylanıp yazar sayılması? Bu ne anlama geliyor?

Bir yazarın yayın yapması, yayınlarının yankı yaratıp tartışılması, yapıtlarının ödüllendirilmesi, bu yolla ulusal, giderek uluslararası boyutta tanınırlık kazanması, hele bu niteliklerin tümünün bir yazarda toplanması elbette ciddi onaylanırlık ölçütüdür.

Ancak yazarı madde başlığı olarak seçerken bu tür nesnel ölçütler yanında sıra dışı ölçütler de söz konusu edilebilir. Örneğin Yahya Kemal gibi sağlığında kitap yayımlamayan ama dergilerdeki verimiyle alanda kendini kabul ettirip onaylatmış birine karşı madde yazarı nasıl bir tutum sergileyecektir?

Yine edebiyatın ciddi, önde gelen dergilerinde yazılarıyla sürekli görünen, bunlara yoğun atıf yapılıp bu nedenle kaynakçalarda gösterilen biri, kendisini bu tür sözlüklerde, ansiklopedilerde boşuna mı arayacaktır?

Ülkemizde hemen her yazarın bir ödülünün bulunduğu düşünülürse, olasıdır ki bu durumda madde yazarı, ödülleri de ayıracak, görece “büyük” ödül olarak seçtiklerini ayırıp ötekileri görmezden gelecek, nitel değeri ne olursa olsun ödülle onurlandırılmış yazarın yazarlığı da kabul edilmeyeceğinden madde başlığı olarak alınmayacaktır.

Bu durum, yazarların ülkemizde ya da dünyada büyük ödül kurumu olarak anılan yapılardan aldıkları ödüller nedeniyle farklı bakış temelinde ele alınmasına yol açabilir pekâlâ. Örneğin bizde gelenek oluşturmuş Yunus Nadi, Sait Faik, Orhan Kemal, Haldun Taner adına verilen ödüllerden biriyle onurlandırılmış ama adı günümüzde kendi verim alanında bile anılmayan yazarlar var. Hatta bunlardan kimilerinin adları, madde başlığı haline getirilmiş de değil. Aynı şekilde Nobel’le ödüllendirildiği halde artık adı dahi anımsanmayan yazarlar bulunduğu gibi.

Demek ki yayın yapmak, ödüllendirilmek bir yazar için ilineksel konum taşıyor. Bütün bunlar ansiklopedi, sözlük vb. için ölçüt gerekçesi yapılsa da, buna karşın yazardaki asıl değerin “kalıcılık” olduğunu, öze dönük böyle bir nitelik ortaya çıkmadıkça madde başlığı halinde alınsa da yazarın hiçbir zaman göz önünde tutulmayacağını kanıtlıyor. Hatta ölüm de bir engel oluşturamıyor o zaman.

Bilimde de böyle değil mi? Sözgelimi Cervantes ya da Shakespeare herhangi bir madde başlığı olma gereksinimi duymuyor hiçbir zaman. Onları tanımak için biz gereksinim duyuyoruz buna. Söyleyin hadi, Yunus Emre, Nâzım, diyelim Melih Cevdet madde başlığı yapılsa ne yazar? Buna onların değil, bizim gereksinim duyduğumuz ortada.

Gelin de soruya yanıt verin şimdi:

Yazar sayımız kaç?

Siz ne kadarına gereksinim duyuyorsanız, o kadar.