SAYFA YAZISI M.S.Aslankara; YAZINDA KILAVUZ YAZARLIK…

YAZINDA KILAVUZ YAZARLIK…

M.Sadık Aslankara
(03.08.2023 YAZISIDIR.)

Her dilde, o dilin yazınında öncü yazarlar vardır, her dilde yaratılmış edebiyatın, beylik deyişle söyleyecek olursak “motto”sunda vardır bu. Daha sonra gelip ileriki yıllarda kaleme sarılacak kim olursa olsun, kendi anadillerinin yazarlarını okumak gereği duyar hep. Denebilir ki, yazarlığın genetiğine kayıtlı bir şifredir bu âdeta.

O dilin edebiyatındaki ustalardır bunlar, o dile hayat verirler,  bu şair-yazarların “usta” olarak nitelenmesi olağandır bu nedenle.

Şiirden öyküye, masaldan romana, denemeden eleştiriye, kimileri tarafından teknik metin bağlamında alınıyor görülse de oyundan senaryoya, yazınsal türlerin tümü için geçerlidir bu. Üstelik bu, herkesin bildiği bir olgudur aynı zamanda.

Kıdemli yazarlar, genç kalemlere, yazarlık yolunda çabalayan insanlara anadildeki bu ustaları okumaları yönünde öğüt verir hep, hatta yazar adları kadar yapıt adları da anarlar. Bu tür, buna benzer tutumlar bütün dillerin edebiyatında gözlenir, çeşitli yollarla somutlanır deneylenir, sonuçta bu yaklaşım biçimi, edebiyata dâhil edilir.

Kendi anadilinizin kılavuz yazarları arasında sayılan imzaların yapıtlarını okumadan başka anadillerde buna denk nice değerli, klasik yapıt da okusanız bu tür okumalar da katkı sağlayacaktır elbette ancak hiçbir zaman yeterli olmayacaktır yine de. Tıpkı yapay mamanın hiçbir zaman anne sütünün yerini, değerini tutamayacağına benzer örtüşmeyle.

Sözün kısası, Türkçede kabul gören, ilgi çeken bir yazınsal yapıt ortaya koymanın, başarılı bir edebiyat ürünü verimlemenin yolu, önce kendi kılavuz yazarlarınızı okumaktan geçiyor, eğer bu dilin yazarı olmak, bu dilde ürünler kaleme almak istiyorsanız tabii.

Bu, herkesin ilk ağızda benimseyip onayladığı bir görüş bağlamında alınabilir kuşkusuz. Çünkü bu ya da buna benzer yaklaşım örneklerine her dilin edebiyat atlasında rastlanabilir.

Yaklaşım anlamında bu ele alışı, genelden özele inerek yazınsal türler, biçimler, biçemler için de öne sürmek olanaklı elbette.

Şiir yazmaya yönelmiş bir gence Yunus’tan Nâzım’a, Yahya Kemal’den Ahmet Haşim’e, Orhan Veli’den Edip Cansever’e, Fazıl Hüsnü’den İlhan Berk’e nasıl ki pek çok kılavuzla yola çıkması gerektiği söylenirse bu yaklaşım, aynı şekilde öyküden romana, oyun yazarlığından denemeye vb. uzatılabilir kolayca.

Demek herhangi yazar adayı, yazınsal yaşamda kılavuz yapacağı nice ada yer açmak zorunda kalacağını bilerek oturacak masasına. Aynı şekilde izlek, biçem, biçim yönüyle, hem de bütün sanat dalları için ele almak olası bunu.

Türkçede, diyelim denizi odaklayan edebiyat dünyası kurmak istiyorsunuz yapıtlarınızda.

O zaman, özellikle üç yazarımızı Halikarnas Balıkçısı’nı, Sait Faik’i, Zeyyat Selimoğlu’yu okumadan, bu yazarlar üzerine taliminizi tamamlamadan böyle bir işin başına geçmeye yeltenmemelisiniz, çünkü eksik kalan yanlarınızı göremeyebilirsiniz, Elbet bu adların yanlarına Necati Cumalı, Tarık Dursun K. gibi yazarları da ekleyerek ayrıca.

Ama sözgelimi Herman Melville, Joseph Conrad, Ernest Hemingway vb. yazarları okuduğunuzda yararlanırsınız kendilerinden kuşkusuz ama bunlar size kendi anadilinizde bir yazınsal metin kaleme alabilmenizde asla kılavuzluk yapamaz, bunu unutmayın.

Günümüzde Cemil Kavukçu’nun da deniz odaklı kişilerini anlatmaya girişirken önce andığım bu üç yazarı kendisine kılavuz aldığı söylenebilir rahatlıkla.

Bu sözlerden, böylesi ürünler için kollarını sıvayacak olanlar, önceki yazarlara bu kez Cemil Kavukçu’yu da ekleyip ancak böylelikle ilerleyeceklerini anlamışladır elbet.

Aynı şekilde Türkçede söylen temelinde doğa-toplum odaklı yapıtlar kurup ürünler vermeyi hedefleyenlerin de örnekse Yukap Kadri’yi, Yaşar Kemal’i, Kemal Bilbaşar’ı, Fakir Baykurt’u, Talip Apaydın’ı kılavuz yazar ayırıp yola öyle çıkması gerekecektir.

Sözgelimi John Steinbeck, Gabriel García Márquez, Mo Yan vb. yazarları okuduğunuzda bunların yararını görmemek olası mı? Ama bunlar da aynı şekilde Türkçe bir yazınsal metin kaleme alabilmekte asla kılavuzluk üstlenemez, bunu da yine hiçbir zaman unutmamak gerekiyor.

Günümüzde Osman Şahin, Hasan Ali Toptaş, Hasan Özkılıç, Turan Ali Çağlar vb. yazarların bu adları kendi yazarlık geçmişlerinde birer kılavuz aldıkları su götürmez. Ama ileri yıllarda alana katılacak yeni yazarların, öncekilerin üzerine bu adları da katarak kendilerine kılavuz alacağı kestirilebilir.

Buna benzer pek çok örnek sıralanabilir.

Sözgelimi modern batı edebiyatının gerekleriyle örtüşecek bir edebiyat yapmak için ya da dili işleyip buna farklı kıvam kazandırmak, metne yaymak amacıyla Oktay Akbal, Vüs’at O.Banar, Bilge Karasu vb. yazarlar, sonra 1950 Kuşağı öykücüleri, onların metinleri kılavuz alınmadan olur mu, çünkü bir genç kalemin öğreneceği çok şey olacaktır bu adlardan.

Diyelim kadınları yazmak istediniz, Nezihe Meriç, Leylâ Erbil, Adalet Ağaoğlu vb. imzaları kılavuz almamak, daha başlangıçta hataya yol açmaz mı?

Bunlara bir farklı biçem olarak kara anlatıyla, yer yer kara güldürüyle içlidışlı, grotesk, aykırı gerçekçi bir üslupla yazmaya yönelecekler için de edebiyatımızda kılavuzlar var.

Bunun için Sadri Ertem, Tahsin Yücel ne güne duruyor.

Bu konuyu da Sadri Ertem özelinde önümüzdeki haftaya bırakıyorum. Tam da buradan sürdüreceğim.